M
Biyografiler
Mustafa Cambaz
Mustafa Cambaz
15 Temmuz işgal girişimi gecesi meydanlara inenler arasında Yeni Şafak çalışanı Mustafa Cambaz da vardı. Kendisi Batı Trakya Türklerindendi. Zamanın yıldırıcı Yunan politikalarına karşı idealist bir mücadele veren Cambaz, "Yunan'a askerlik yapmam!" diyerek Gümülcine'deki köyünü terk edip asker kaçağı olarak İstanbul'a geldi. O dönemler İstanbul'da Semra Hanım ile evliydi ve tek evladı olan Alpaslan 8 aylıktı.
Önce Zeytinburnu'nda oturan Cambaz ailesi son 10 yılda 3 defa ev değiştirdi ve bu evlerin 3'ü de Çengelköy'deydi. Mustafa Cambaz, tam bir İstanbul aşığıydı ve ikamet olarak da Çengelköy'ü çok sevmişti. Nitekim Cambaz, 4. ve son kez yine Çengelköy'e taşınmıştı. Çengelköy mezarlığına...
Son evlerine taşınalı tam 1 ay olmuştu. 1 ayda anca yerleştikleri eve tam halıları sermiş, artık rahatça oturacaklardı ki 15 Temmuz yaşandı. Oğlu Alpaslan o süreci şöyle ifade etmişti: "Biz annemle evi derleyip toplarken babam balkondan sürekli Boğaz'ı izliyordu. "Dokunmayın, ben düzenleyeceğim" dediği kitaplarını bile biz yerleştirdik raflara, eli kolu gitmemişti hiçbir şeye. Meğer biz annemle taziye evini hazırlıyormuşuz, o da son günlerini birikmiş yorgunluğunu atarak geçiriyormuş."
“Başkomutan Erdoğan'ın isteği ve emriyle sokağa çıkıyoruz”
Mustafa Cambaz, 15 Temmuz akşamı arkadaşlarıyla Çengelköy'de oturuyordu. Eve döndüğünde oğlu Beylerbeyi'nde askerlerin yol kestiğini, bir şeyler olduğunu söyledi ve bunun üzerine konuşup tartıştılar. Mustafa Cambaz başta ciddiye almadı olanları, bunu da arkadaşlarını arayarak “Abi yanımızda darbe oluyormuş haberimiz yok” ifadeleriyle dile getirdi.
Daha sonra televizyondan izledikleri üzerine işin ciddiyetini anladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Meydanlara inin" çağrısının hemen ardından sosyal medya hesabından “Kalkışmayı yapanlar kalktıkları gibi oturamamalı. Hatta hiç oturamamalı. Başkomutan Erdoğan’ın isteği ve emriyle sokağa çıkıyoruz” yazarak dışarı çıktı.
İki G3 mermisi göğsüne saplandı
Cambaz, darbecilerin ele geçirmeye çalıştığı Çengelköy Polis Karakolu'nun önüne gitti. Darbeciler karakolu savunmaya gelen vatandaşların üzerine ateş açtığında en ön saflardaydı. Saklandığı duvarın yanından oğlunu aradı. Oğlu Alpaslan o anları şöyle anlattı:
"Babam on, on beş dakika sonra bana telefon açtı. "Asker karakolu bastı, halka ateş ediyorlar" dedi. Ben tabii nasıl olur diye kavramaya çalışıyorum, o sırada arkadan silah sesleri geliyor. "Sen neredesin?" dedim. "Duvarın dibindeyim" dedi. "Ani hareketler yapma" dedim. Onu tanıyan bilir. Ani hareketler yapar, fevridir... Telefon kesildi bir müddet sonra. Bende tabi film koptu.
İçeri gittim hemen abdestimi aldım. Bir tane tişörtüm var "O'ndan geldik O'na gideceğiz" ayeti yazıyor üzerinde, onu giydim. Evde silah olsa silah alacağım yanıma. Çakı aldım bir tane… Akla bak! O an zaten sopa mı çakı mı ne geçerse artık… Çengelköy'e bir indim ki hareket etmek mümkün değil. Öyle bir yoğun atış var ki... Sağdan gidin sağdan gidin diye bağırıyorlar… Sağa sola bakıyorum insanlar vuruluyor, vurulanları taşıyorlar… Her taşınana babam mı değil mi diye bakıyorum."
Alpaslan, bütün çabalamalarına rağmen babasını bulamadı ve yaklaşık 1,5 saat kadar orada kaldıktan sonra evde döndü. Annesi evde tek kalmıştı çünkü, hali haraptı. Bir yandan da durmadan babasının telefonunu arıyor fakat açan olmuyordu. Sonunda çalan telefonu Çengelköy'deki hastaneden bir görevli açtı ve ona babasının yaralı olarak başka bir hastaneye götürüldüğünü söyledi. "Ya Ümraniye Devlet Hastanesi ya da Haydarpaşa Numune" demişti telefondaki ses. Alpaslan, annesini de alıp Ümraniye Devlet hastanesine koştu. O anları da verdiği röportajda şöyle anlattı:
"Ümraniye Devlet Hastanesine gittik, Numune'de bir abimiz vardı zaten. Onu arayıp, bakar mısın dedim. O babama ulaşamadı. Bu arada babam haymatlos, yani kimliği yok. 30 yıldır evli, 25 yaşında çocuğu var ama kimliği yok… Yani bu adam nasıl yaşadı şimdiye kadar kimse inanmaz anlatsam… Hastane girişindeki listede adını görememiş olmamı buna bağladım.
Öğrendiğime göre morgda biri yatıyordu, bir de yoğun bakımda insanlar vardı. Morgdakine benim bir abim girdi, geldiğinde "O değil" dedi. Fakat beni kendine inandıramadı. Herkes yarım yamalak bir şeyler söylüyordu. Oyalıyorlardı bizi. Ama gerçekten morgdaki o değilmiş. Sabah 5:30 civarı yoğun bakımdan cansız bedenini çıkardılar."
Cambaz, şehit olmasına rağmen bir müddet yoğun bakımda tutulmuştu. Oğlu, onun şehadetini sosyal medya hesabından şöyle duyurdu: "Şehide en yakışan yerinden vurulmuş. Göğsünden. İki kurşunla. İnşallah ben de bir şehit evladıyım."
Haber tüm sevenleri arasında yayıldı. Herkes tanırdı onu, kediler dahil... Bahçede beslediği kedilerden birinin o güne kadar hiç yapmadığı bir şeyi yaparak gazete binasına girip Cambaz'ın çalıştığı katta gezinmeye başladığını görenler oldu.
"Hiç kimse onu somurturken görmedi"
Çalışma arkadaşımız Cambaz'ın cenazesi, Topkapı Albayrak Holding binasına getirildi, mesai arkadaşlarından helallik alındı. Merkez binasında gerçekleştirilen törene Albayrak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak, İcra Kurulu Başkanı Mustafa Albayrak, Albayrak Holding Yönetim Kurulu Üyeleri Nuri, Muzaffer ve Kazım Albayrak, Albayrak Grubu Üst Yöneticisi Ömer Bolat katıldı. Ayrıca Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, yazarlarımızdan Salih Tuna, Mehmet Şeker, Ayşe Böbürler, Fatma Barbarosoğlu, Özlem Albayrak, Yeni Şafak eski Genel Yayın Yönetmeni ve Karar Gazetesi yazarı Mustafa Karaalioğlu da bulundu. Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Metin Mutanoğlu, Star Gazetesi yazarı Halime Kökçe, Habertürk TV Genel Müdürü Veyis Ateş de törende bulunan isimler arasındaydı.
Albayrak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak, peygamberlikten sonra en yüksek makamın şehitlik olduğunu belirterek, "Bu kardeşimiz için söylenecek çok fazla şey yok. Yüksek bir makam olan şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Bundan sonra üzerimize düşen her şeyi yapacağız" ifadelerini kullandı.
Gazetenin yazarı Mehmet Şeker, yapılan programda "Mustafa aleyhinde konuşan veya "O bana yanlış yaptı" diyen hiç kimseye rastlayamazsınız. Mustafa, İstanbul'a okumak için Gümülcine'den geldi. Yunan toprakları için askerlik yapmayan, geçici bir kimlikle (ikamet belgesi) Türkiye'de yaşayan Mustafa çok sevdiği bu topraklar için darbecilerden iki kurşun yedi ve şehit oldu. Çok sevdiği toprağa hepimizden önce gitti" dedi.
Yeni Şafak Haber Müdürü Recep Yeter "Şehadet şerbeti içerken bile hala tebessüm ediyordur. Ömründe bir kere bile somurtmadı. Hiç kimse onu somurturken görmedi. Hep güldü, hep güldürdü. Çok sevdiği iki şey vardı. Biri kedileri, diğeri ise Türkiye'nin 81 ilindeki camilerin fotoğraflarını çekmekti. Sevgi ve hoşgörü masalını uyduranlar, Mustafa'yı tanımış olsalardı nasıl bir yalanla yaşadıklarını anlarlardı" diye konuştu.
Helallik alınmasının ardından Cambaz'ın cenazesi dua ve tekbirler eşliğinde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camisi'ne götürüldü. Cenaze törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bakanlar, milletvekilleri, mesai arkadaşları, yakınları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Burada kılınan cenaze namazının ardından Cambaz'ın naaşı Çengelköy Mezarlığına defnedildi.
Türkiye'deki bütün ulu camilerin fotoğraflarını çeken tek sanatçıydı
Mustafa Cambaz, kayıt fotoğrafçısıydı. www.mustafacambaz.com adlı internet sitesinde binlerce fotoğraf ve alt bilgilerden oluşan büyükçe bir arşivi bulunuyor. Bu arşivi herkesin kullanımına ücretsiz olarak açmıştı. Ağırlıklı olarak tarihi yapıları fotoğraflamış, pek çok araştırmacıya, sanat tarihi öğrencilerine gönüllü olarak katkıda bulunmuştu. Şehadetinden tam 1 ay evvel de en büyük hayalini gerçekleştirerek Türkiye'deki tüm ulu camilerin fotoğraflarını tek bir kitapta toplamıştı. Cumhuriyet tarihinde bir ilk olan bu çalışma, Türkiye Ulu Camileri adıyla Başbakanlık Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığınca basıldı. Cambaz, şehit düştükten sonra Türk vatandaşlığına alındı. Cambaz'ın hatırasını yaşatmak isteyen İETT, çalıştığı Yeni Şafak binası yakınındaki Topkapı Metrobüs durağının ismini Şehit Mustafa Cambaz olarak değiştirdi.
Mahir Ayabak
Mahir Ayabak
Mahir Ayabak, babasından haber aldığı darbe girişimine karşı vatanı savunmak için Atatürk Havalimanı’na gitti. Ayabak, 17 yaşında şehadete kavuşarak 15 Temmuz şanlı zaferinin en küçük şehitlerinden biri oldu.
Şehit Mahir Ayabak, 15 Temmuz gecesi garsonluk yaptığı pastanede saat 23.30’a kadar çalıştı. Darbe girişimini haber alan babası oğlunu aradı ve ”çıkarsan dikkat et” dedi. Tüm cesaretini toplayarak darbe girişimine karşı gelmek için yola çıkan Ayabak, Atatürk Havalimanı’na doğru harekete geçti. Arkadaşları ile buluşup kalkışma için ayaklanan halkın toplandığı havalimanı pistine girdi. Darbeci askerlere karşı savunmaya geçen Ayabak ve diğer siviller, 3 kez FETÖ’cüler tarafından tarandı. Babası saat 02.30’daki ilk saldırıdan sonra onunla telefonda konuştu. Ancak içi rahat etmeyen baba Zahir Ayabak, Antalya’dan oğlunun yanına gitmek için yola çıktı. Mücadeleye havalimanında devam eden ve ikinci ateşli saldırıda da yara almayan Mahir Ayabak, üçüncü saldırıda vuruldu ve ayağa kalkamadı. 17 yaşındaki Mahir, son nefesini şehadet parmağını kaldırıp şehadet getirerek verdi. Mahir Ayabak, Atatürk Havalimanı’nda ilk şehit düşenler arasındaydı.
Cenazeden meydanlara
Ayabak Ailesi oğullarının şehadet haberini aldıklarında hainlerin darbe girişimi henüz bitmemişti. Cenazeyi teslim alan aile, şehit Mahir’i Edirnekapı Şehitliği’ne defnettikleri gece Taksim Meydanı’na çıkıp demokrasi nöbeti tuttu.
Şehit Mahir Ayabak, 1999 yılında İstanbul Bahçelievler’de doğdu. Lise eğitimini yarıda bırakan Ayabak, önce babasının yanında ardından bir pastanede garson olarak çalıştı. Bir dönem turizm sektöründe çalıştığı sürede Rusça ve Almanca öğrendi. Takı tasarımları yaparak modelistlik hayali kuran Ayabak, iyi bir tüccar olmayı hedefliyordu.
“Benim oğlum ölmeseydi başkasının oğlu ölecekti”
"Ben gencim, siz yaşlısınız. En önde gideceğim ben" deyip koşar adımlarla gittiği havalimanında şehit düşen Ayabak için annesi Muhteber Ayabak, "Benim oğlum o gece evine uğramadan işten çıkıp Şirinevler'den havalimanına cihada gitti. Ülkesi, vatanı için koşarak gitti. Ben oğlumun katilinin idam edilmesini istiyorum. Adalet yerini bulsun. O hain acaba bir baba mı? Onun evladı yok mu? Ben oğlumla her zaman gurur duyacağım. Ama onların anası onlardan hep utanacak. Vatan için gerekirse diğer çocuğumu da yollarım. Benim oğlum ölmeseydi başkasının oğlu ölecekti" açıklamasında bulundu.
Şehit Mahir Ayabak’ın ismi, Bitlis’te ve İstanbul Bahçelievler’de bir imam hatip ortaokuluna verildi.
Mahmut Eşit
Mahmut Eşit
15 Temmuz 2016 tarihinde demokrasi düşmanı cuntacıların girişmiş olduğu darbe girişimine karşı mücadele verenlerden biri olan Mardinli 44 yaşındaki Mahmut Eşit’in 6 çocuğu babasız kaldı.
Darbe girişimi sırasında yapılan protesto gösterilerinde motosikletteyken vücuduna taş isabet etmesi sonucu yaralanan lokantacı Mahmut Eşit, kaldırıldığı hastanede şehit oldu.
Mahmut Eşit’in 16 yaşındaki oğlu İbrahim Halil Eşit, maddi durumlarının iyi olmadığını ifade ederek, "Devletten tek isteğimiz babamı şehitlik statüsüne koymalarıdır. İstanbul’da kirada oturuyoruz, geçim kaynağımız hiç yok. Bir tek o çalışıyordu" dedi.
Eşit’in otopsisi İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan yapıldıktan sonra, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tahsis ettiği cenaze aracıyla cenazesi memleketi Mardin’in Derik İlçesi’ne getirildi. Burada düzenlenen cenaze töreninin ardından şehidin Türk bayrağına sarılı tabutu, Cevizpınar Mahallesi’ndeki Hıdran Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Şehidin ismi, Mardin Derik’te bir imam hatip lisesine verildi.
Mahmut Coşkunsu
Mahmut Coşkunsu
Mahmut Coşkunsu, Azerbaycan'dan İstanbul'a gelmişti. FETÖ'cü askerlerin hain darbe kalkışmasında Boğaziçi Köprüsü'nde sabaha kadar yaralıları sırtında taşıdı, hainler onu da başından vurarak şehit etti.
Mahmut Coşkunsu, 15 Temmuz günü vatanı, milleti için olayları öğrenir öğrenmez sokağa çıktı. Abdestini alıp Kısıklı’ya giden Coşkunsu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın havalimanına geleceğini öğrendi. Havaalanına gitmek için yola çıkan ve Boğaziçi Köprüsü’nde darbecilerle karşılaşan Coşkunsu, burada 16 Temmuz sabahına kadar yaralananlara yardım etti. Hain askerlerin acımasızca vatandaşlara sıktığı kurşunlardan biri Coşkunsu’ya isabet etti. G3’ten çıktığı söylenen kurşun Mahmut Coşkunsu’yu boynundan yaraladı. Sabah saat 06.55’te hastaneye girişi olan Mahmut Coşkunsu’nun hastaneye geldiğinde çoktan şehit olduğu söylendi.
Erdoğan’a “Baba” derdi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a olan sevgisi ve ona “baba” deyişiyle tanınan Coşkunsu, Erdoğan’ın katıldığı tüm mitinglere katılmaya çalışıyor, çoğuna yaşadığı Azerbaycan’dan geliyordu. 43 yaşındaki iş adamı, inşaat sektöründe çalışıyordu. Aynı zamanda demir doğrama üzerine de fabrikası olan Coşkunsu, Azerbaycanlı Nigar Coşkunsu ile evliydi. Giresunlu Coşkunsu’nun 5 aylık bir erkek çocuğu vardı.
“Oğlum hiçbir zaman baba diyemeyecek”
''Eşimle gurur duyuyorum ama oğlum hiçbir zaman baba diyemeyecek. Ona üzülüyorum" diyen eşi Nigar Coşkunsu, şöyle konuştu; “Ramazan bayramı için gelmiştik. 20 Temmuz'da Bakü'ye dönecektik. Eşim o gece Kısıklı'ya sanki mitinge gider gibi gitti. Tayyip Erdoğan'ı çok sever, ona "BABA" derdi. Erdoğan'ın tüm mitinglerine, etkinliklerine Bakü'den kalkıp gelirdi. Hiçbirini kaçırmazdı. Beni de birçok mitinge götürdü. İçinde vatan ve Reis sevdası çok büyüktü. 15 Temmuz gecesi aile ziyaretinden dönerken sosyal medyadan FETÖ'cü askerlerin darbe girişiminde bulunduğunu öğrendi. Bizi Ümraniye'de evimize bıraktı, abdestini aldı hemen Kısıklı'ya koştu. Yanında eniştesi Murat Civan da vardı. Onun anlatmasına göre sabaha kadar yaralıları hastaneye taşımış. Kendisini insanlara siper etmiş. Onunla gurur duyuyorum. Ancak 5 aylık oğlum hiçbir zaman baba diyemeyecek. Buna çok üzülüyorum.”
Şehit Mehmet Coşkunsu 17 Temmuz’da İstanbul Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
Şehidin ismi, İstanbul Ümraniye’de bir ortaokula verildi.
Medet Ekizceli
Medet Ekizceli
Senelik izninden dolayı kayınpederinin Ankara’daki evinde misafir olan Medet Ekizceli, 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi kayınpederiyle çıktığı demokrasi mücadelesinde darbecilerin açtığı ateş sonucu şehit oldu. Geride 2 yetim bırakan şehidin naaşı, ailesi tarafından 2 gün boyunca arandı.
15 Temmuz gecesi darbe girişimini öğrenir öğrenmez dışarı çıkmak isteyen fakat ailesi tarafından engellenen Şehit Medet Ekizceli’yi vatan, millet aşkı evde tutamadı. Sincan Belediyesi’nde kamyon şoförü olarak çalışan kayınpederinin göreve çağırılması nedeniyle onunla beraber evden çıkan Ekizceli, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne giden yolda son nefesini verdi.
Apar topar ambulansla hastaneye kaldırılan ve karışıklıktan dolayı yanına kimse alınmadan hastaneye götürülen Ekizceli’yi ailesi birkaç gün bulamadı. Şehidin kimliğini ve telefonunu şehit edildiği kamyonette bırakması teşhis edilmesini daha da güçleştirdi.
Kimliği olmayan şehitlerin belediyenin soğuk hava deposuna gönderildiği öğrenildikten sonra otopsisi yapılan Şehit Ekizceli’nin naaşı ailesine teslim edildi. Şehit, 17 Temmuz Pazar günü memleketi Çankırı ili Kızılırmak ilçesine bağlı Tepe Alagöz köyünde son yolculuğuna uğurlandı.
Medet Ekizceli’nin eşi Esra Ekizceli, eşinin vefatından sonra 10 ve 6 yaşlarında olan iki çocuğu ile Çankırı’ya yerleşti.
Kızılırmak Çok Programlı Anadolu Lisesinin adı Medet Ekizceli anısına Kızılırmak Şehit Medet Ekizceli Çok Programlı Anadolu Lisesi olarak değiştirildi.
Mehmet Oruç
Mehmet Oruç
FETÖ teröristlerinin yoğun saldırı düzenlediği Gölbaşı Özel Harekât Merkezi'nde görevli polis memuru Mehmet Oruç, ikizi Ahmet Oruç ile birlikte darbecilerin ikinci saldırısı sonucu şehit düştü.
15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece Ankara'da Gölbaşı Özel Harekât Merkezi’nde görevli olan polis memuru Mehmet Oruç, helikopter pilotluğu için Gölbaşı'ndaki Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda eğitim alıyordu.
25 yaşındaki Mehmet Oruç, 2015 yılının Ağustos ayında evlenmişti. Adana Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli olan ve geçici görevle Ankara'ya giden ikiz şehit polislerin naaşları karayoluyla Adana'ya getirildi. Şehitlerin uzman çavuş olan ağabeyi Mustafa Oruç'un tabutların önünde gözyaşı döktü.
Aileleri tarafından teşhis edilemeyen 2 polisin kimlikleri, üzerlerindeki tabancaların seri numaralarından tespit edilebilmişti.
Mehmet Çetin
Mehmet Çetin
Cumhurbaşkanlığı Koruma Polisi Şehit Mehmet Çetin, Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişimi sırasında Marmaris'teki otele yapılan saldırıda şehit düştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otelden ayrılmasından bir süre sonra buraya ulaşan FETÖ suikastçıları, 3 askeri helikopter ile otele saldırdı. Saldırı sonrası çıkan çatışmada şehit olan 39 yaşındaki Mehmet Çetin, evli ve Emir, Sümeyye adında iki çocuk babasıydı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde tören
Mehmet Çetin için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde tören düzenlendi. Eskort araçları eşliğinde Külliye'ye getirilen Çetin'in Türk bayrağına sarılı naaşı, cenaze aracından alınarak özel harekat polislerinin omuzlarında tören alanına taşındı. Törene, Çetin'in ailesi ve yakınları ile çalışma arkadaşları katıldı. Ardından naaşı karayolu ile Uşak’taki baba ocağına, Yoncalı köyüne defnedildi.
Ankara’da yeni aldığı eve giremedi
Şehit Çetin’in Ankara'da yeni bir ev aldığı ve saldırıdan önce taşınma planları yaptığı öğrenildi. Yakınları, "Dişinden tırnağından artırdığı ile yeni bir ev almıştı ve taşınma planları yapıyordu. Fakat yeni evine giremeden hain saldırıda şehit düştü" ifadesini kullandı.
Şehidin ismi, memleketi Uşak’ta 15 Temmuz Şehit Mehmet Çetin Köprülü Kavşağı’na verildi. Ayrıca şehidin köyü olan Yoncalı köyünde, Orman ve Su İşleri Bakanlığının oluşturduğu koruluğa "15 Temmuz Şehidi Mehmet Çetin" ve "15 Temmuz Şehitleri" adı verildi. Uşak ve Muğla’da bulunan imam hatip ortaokuluna da Mehmet Çetin ismi verildi.
Mehmet Yılmaz
Mehmet Yılmaz
15 Temmuz gecesi Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişimine tepki göstererek Boğaziçi Köprüsü'ne giden Mehmet Yılmaz, cuntacıların silahından çıkan kurşunla şehit oldu. Evden çıkarken "Allah'a emanet ol" dediği eşiyle saat 01.30 sularında telefonla görüşen şehit, sırtından vurularak öldürüldü.
Şehit eşi Ayşegül Yılmaz, "Eşim televizyonda köprünün kapatıldığını gördü ve hemen köprüye gitti. Dolayısıyla eşim köprüye ilk gidenlerdendi. Köprüye ulaştıktan sonra eşim, yanındaki arkadaşlarını durdurmaya, onları sakinleştirmeye çalışmış. Arkadaşlarına 'Polis önlemler alıyor sakin olun' diye söylemiş" dedi.
“Sürekli Allah’a kavuşmak istiyordu”
Şehidin eşi, “Eşim sürekli Allah'a kavuşmak istiyordu. Bize bunu hep alıştırdı. 'Allah'ın rahmetine çok güveniyorum' derdi. Allah'a teslimiyetinin mükafatını çok güzel bir şekilde aldı. Ben onunla gurur duyuyorum" açıklamasında bulundu.
Şehit Mehmet Yılmaz’ın cenazesi, Üsküdar Kirazlıtepe Camii’nden kaldırılarak Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Şehidin ismi, Şanlıurfa Birecik’te bir ilkokula ve Kastamonu’da bir imam hatip ortaokuluna verildi.
Mehmet Demir
Mehmet Demir
Mehmet Demir, 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi teknik eleman olarak görev yaptığı Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda, darbeci hainler tarafından atılan bomba ile şehit oldu.
Gölbaşı Havacılık Dairesi Başkanlığında Polis Memure ve Teknik birimde helikopterin makina ve teknik bakım kontrolünden sorumlu olan Mehmet Demir, 15 Temmuz gecesi yaşananlardan haberdar olur olmaz üstündeki tişört ve kot pantolonu ile evden koşarak çıktı. Arkadaşlarını da evlerinden alarak helikopterleri kontrol etmeye gitti.
Demir, helikopterlerden birini çalıştırmak istediği anda 23.08'de hainler tarafından ilk bomba atıldı. Demir, arkadaşlarına kaçmalarını söylerken kendisi orada şehit oldu.
Mehmet Demir ve arkadaşları Ahmet Oruç, Mehmet Oruç, Murat Alkan, Yasin Bahadır Yüce eğer helikopteri uçurabilselerdi F-16 kimlik görüntüsünü alacaklardı.
Eşi Yeliz Angın Demir ile 3 buçuk yıllık evli olan ve bir hafta önce ailesini ziyarete gittiği Gaziantep’e bir hafta sonra cenazesi giden şehit Mehmet Demir, 6 yıldır görev yapıyordu.
Mehmet Güder
Mehmet Güder
Şehit Mehmet Güder, Fatih’te bulunan Ziya Şark Sofrası isimli restoranın müdürüydü. 4 torunu olan Güder, darbe girişimini öğrenir öğrenmez çalışanlarına, “Bu akşam vatana sahip çıkmazsak ne zaman sahip çıkacağız” diyerek Vatan Caddesi’ne gitti. Caddeye inmek isteyen helikoptere engel olan kalabalığın arasına katılan Güder, helikopterden açılan ateş nedeniyle omzundan ve başından vuruldu. Güder, olay yerinde şehit oldu.
Babasının restorandan çıkmadan önce annesiyle konuştuğunu söyleyen şehidin oğlu Halil İbrahim Güder, sonrasında babalarına ulaşamadıklarını ve bir polis memurundan şehadet haberini aldıklarını ifade etti.
“Torunlarıma iyi bakın”
Cenaze namazı Fatih Camii’nde kılınan Şehit Mehmet Güder’in naaşı Küçükçekmece Cennet Mezarlığı’na defnedildi.
Şehit Mehmet Güder’in oğlu Halil İbrahim Güder, babasının sürekli “Ben ölürsem torunlarıma iyi bakın, borçlarımı ödeyin” dediğini söyledi.
Şanlıurfalı Şehit Mehmet Güder, 1965 Tokat doğumluydu. 23 yaşına kadar Tokat’ta yaşayan Güler, İstanbul’a çalışmaya gelmişti. Florya’da garsonluk yaparak geçimini sağlayan Güder, Ziya Şark Sofrası’nın Fatih Şube Müdürü olmuştu. 3 çocuğu olan Güder’in 4 de torunu vardı.
Şehit Mehmet Güder’in ismi, Küçükçekmece’de bulunan bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Mehmet Gülşen
Mehmet Gülşen
Mehmet Gülşen, 15 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla Kızılcahamam’dan yola çıktı ve Beştepe’ye gitti. Darbeye direnmek için birlikte yola çıktığı erkek kardeşi ve yeğeni ile birlikte şehit olan Gülşen, evden çıkarken son kez “Demokrasi dersi vermeye gidiyoruz” demişti.
İki çocuk babası Mehmet Gülşen, 61 yaşındaydı. 3 sene önce eşini kaybeden Gülşen, ikinci evliliğini yaptı. Şehir Plancılığı yapan bir kızı ve turizm sektöründe çalışan bir oğlu olan Mehmet Gülşen’in 6 yaşında bir de torunu vardı.
‘Bir elimiz tankta bir elimiz bayrakta’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine yanında kardeşi ve kuzeniyle birlikte Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne giden Gülşen, çok heyecanlıydı ve eve dönmeye niyeti yoktu. Kızı Buket Gülşen, babasının yanında olan amcasıyla irtibat kurduklarını ve amcasının ‘Bizim bir elimiz tankta bir elimiz bayrakta, bugün dışarıda olmayacağız da ne zaman olacağız?’ dediğini anlattı.
Aynı aileden 3 şehit
Babasının hayat dolu, vatanını çok seven bir insan olduğunu söyleyen Buket Gülşen, Mehmet Gülşen’in, vefatından önce ‘İnsanın ölümü de şerefli olmalı, geride kalanlar gurur duymalı’ dediğini kaydetti. Hayal ettiği gibi bir ölüm yaşayan ve şehadete kavuşan Gülşen, külliyeye atılan bomba sonucu kardeşi ve kuzeniyle birlikte vefat etti.
Şehit Mehmet Gülşen, kardeşi Hakan Gülşen (43), kuzen ve enişteleri olan Lütfi Gülşen (63) ile birlikte 17 Temmuz Pazar günü Kızılcahamam’a defnedildi.
Şehidin ismi, İzmir’de bir özel eğitim anaokuluna verildi.
Mehmet Karaaslan
Mehmet Karaaslan
FETÖ darbe girişimi gecesi, cuntacılara direnmek için 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne giden Mehmet Karaaslan, asker görünümlü teröristlerin açtığı ateş sonucu vuruldu. Yaralı olduğunu birkaç dakika sonra anlayan Karaaslan, olay yerinde şehit düştü.
Diyarbakırlı Mehmet Karaaslan, 37 yaşındaydı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla sokağa çıkan ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne giden Karaaslan, ilk anda vurulduğunu anlayamadı ve yanındaki kişilere ‘’galiba vuruldum” diyerek yere yığıldı. Motosikletle hastaneye götürülen Karaaslan, kurtarılamadı.
Özel bir şirkette gümrük evrak takibi yapan Karaaslan, 19 yıllık evli ve 3 çocuk babasıydı. En büyük tutkusu arabalar olan Mehmet Karaaslan, şehit olmaya da çok sevdiği arabasıyla gitmişti.
Şehidin eşi Sevda Karaaslan, oturdukları ev mezarlığa yakın olduğu için eşinin cenazesini memleketi Diyarbakır’a göndermeyip, Kocasinan Mezarlığı’na defnettiklerini söyledi.
Şehit Mehmet Karaaslan’ın ismi İstanbul Bahçelievler’de bulunan bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Mehmet Karacatilki
Mehmet Karacatilki
Annesinin isteğiyle Özel Harekât Polisi olan 12 yıllık polis memuru Şehit Mehmet Karacatilki, 15 Temmuz günü darbecilerin attığı bombaların hedefi oldu. Darbe girişimi sırasında görev başında olan Karacatilki’nin ailesi, şehadet haberini ancak iki gün sonra alabildi.
Aslen Osmaniyeli olan 32 yaşındaki Şehit Mehmet Karacatilki, Ankara Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda görevliydi. Halime Karacatilki ile evli olan 2 çocuk babası Şehit Karacatilki, memleketi Osmaniye’de şehitliğe defnedildi.
Annesi Nuriye Karacatilki, oğlunun polis olmasını kendisi istedi. Şehit olduğu içinde çok gururlu olduğunu söyleyen Anne Karacatilki, “Ben oğlum gibi bir çocuk tanımadım, eşi yok” diye konuştu. Oğlunun şehadet haberini ancak 2 gün sonra, Pazar günü alabildiklerini söyleyen Anne Nuriye Karacatilki, cenazeyi Osmaniye’de şehitliğe defnettiklerini ifade etti.
Şehidin ismi Osmaniye’de bir imam hatip lisesine verildi.
Mehmet Kocakaya
Mehmet Kocakaya
Doğum gününden 3 gün önce şehit edilen Mehmet Kocakaya, güvenlik görevlisi olarak görev yapıyordu. 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne giden Kocakaya, annesiyle yaptığı konuşmada, “İçim yanıyor anne, bütün askerlerimiz ölüyor ben de şehit olacağım” demişti.
Kanlı 15 Temmuz darbe girişiminin en genç şehitlerden biri olan 22 yaşındaki Mevlüt Kocakaya, darbecilere direnmek için saat 00.00’de Genelkurmay Başkanlığı’na gitti. Arkadaşıyla beraber darbecilere karşı mücadele eden Kocakaya şehit, arkadaşı ise gazi oldu.
"Anne ben şehit olmaya gidiyorum"
Annesi Meral Kocakaya’yı saat 02.00 civarında arayan şehit Mehmet Kocakaya, son olarak “İçim yanıyor anne bütün askerlerimiz şehit oluyor ben de şehit olacağım” demişti. Darbeci askerlerin helikopterden vatandaşları taraması üzerine kafasından vurularak şehit edilen Kocakaya, 19 Temmuz’da 23 yaşına girecekti. Oğlunun şehadeti için, “Allah’a şükür vatan için milleti için şehit oldu” diyen Anne Meral Kocakaya, oğlunu daima güler yüzüyle rüyasında gördüğünü söyledi.
Hep şehit olmak isteyen ve bayramda dedesinin mezarına giderek orada “Yanına geleceğiz dede” diyen Şehit Mehmet Kocakaya, 17 Temmuz günü Ankara Karşıyaka Mezarlığı'nda defnedildi.
Şehit Mehmet Kocakaya’nın ismi, Çorum’un Alaca ilçesinde bulunan bir fen lisesine verildi.
Mehmet Şengül
Mehmet Şengül
15 Temmuz gecesi kimseye haber vermeden sokağa çıkan Mehmet Şengül, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne gitti. Darbeci askerlerin açtığı tehdit ateşine rağmen olay yerini terk etmeyen Şengül, tekbirler getirerek yürüyen grubun içindeydi. Genelkurmay Başkanlığının önünde havadan açılan ateş sonucu olay yerinde şehit olan Mühendis Mehmet Şengül, insanlık adına tasarladığı faydalı projelerini hayata geçiremeden, hayatının baharında şehadete kavuştu.
Darbe girişiminin yaşandığı gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısını duyar duymaz sokağa çıkan ve Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne giden 30 yaşındaki Mehmet Şengül, kimseye haber vermedi. Şehidin abisi Abdülcabbar Şengül, kardeşini birkaç kez arasa da kendisine ulaşamadı. En sonunda bir hemşirenin telefonu açmasıyla kardeşinin yaralı olduğunu öğrenen Abdülcabbar Şengül, sonradan kardeşinin olay yerinde şehit olduğunu öğrendi. Tekirdağ’da yaşayan anne ve babasını, kardeşinin yaralı olduğunu söyleyerek Ankara’ya çağıran şehidin abisi Abdülcabbar Şengül, haberi telefonda veremedi ve anne babasının, kardeşinin şehit olmuş gülen yüzünü gördükten sonra biraz daha rahatladığını söyledi.
Kardeşinin çok olgun, akıllı, zeki, insanlık adına üretmeyi seven, hayata geçirmek istediği projeleri olan bir genç olduğunu söyleyen Abdülcabbar Şengül, şehit kardeşinin geliştirdiği projelerin insanlara eşit imkânlar sağlayacak nitelikte olduğunu belirtti.
Mehmet Akif Sancar
Mehmet Akif Sancar
15 Temmuz gecesi istirahatte olan Mehmet Akif Sancar, acil olarak çağırıldığı Özel Harekat Daire Başkanlığı’na giderken ailesiyle vedalaşacak vakit bile bulamadı. Doğu’daki görevlerinden her döndüğünde ‘Şehit olmadan geldim’ diyen Sancar’a şehadet Ankara’da nasip oldu.
Annesinin isteğiyle polis olan Şehit Akif Sancar, İzmir’de polislik okulunu okuyup, Balıkesir’de özel harekata girdi. Güneydoğu’da ilk görev yeri Tunceli olan Sancar; Iğdır, Ankara, Şırnak’ta görev yaptı. 8 ve 13 yaşlarında 2 kızı, 15 yaşında bir oğlu olan Sancar, 45 yaşındaydı.
Göreve çağırıldığı sırada istirahatte olan Mehmet Akif Sancar, bir buçuk aydır Cizre’de görev başındaydı. Saat 22.30 sıralarında gelen telefon sonrasında evden koşarak çıkan ve Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’na giden Sancar, saat 23.57’de eşiyle yaptığı görüşmeden 6 dakika sonra atılan bomba nedeniyle şehit oldu.
2 gün boyunca haber bekleyen ve şehidin operasyonda olduğunu düşünen aile fertleri, 17 Temmuz Pazar günü Sancar’ı aramaya başladı. Aile, DNA testi yaptırarak kimliği tespit edilemeyen naaşlardan birinin Mehmet Akif Sancar’a ait olduğunu öğrendi.
Bir dahaki bayrama şehit
Her işe gidişinde ailesiyle vedalaşan Mehmet Akif Sancar, o gün göreve çağırıldığında şehadete koşarak gitti. Bayramda 2 şehit arkadaşının mezarını ziyaret eden ve mezar başında, “Bir dahaki bayramda yanınızda olurum” diyen Sancar’ın şehadet arzusu, 15 Temmuz’da, o en uzun gecede gerçekleşti.
Şehit Mehmet Akif Sancar’ın ismi, Ankara Etimesgut’ta bir ilkokula ve Muğla Dalaman’da bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Mehmet Ali Kılıç
Mehmet Ali Kılıç
15 Temmuz’un en genç şehitlerinden 22 yaşındaki Mehmet Ali Kılıç, darbeye direnmek için meydanlara çıktığında annesine alışveriş yapmaya gittiğini söylemişti. Darbecileri durdurmak için Boğaziçi Köprüsü’ne giden ve keskin nişancı tarafından vurulan Kılıç, elinde bayrakla şehit oldu. Kılıç’ın cenazesi yıkanırken de bayrak tutan elini kimse düzeltemedi. Vatansever bir genç olan Mehmet Ali Kılıç, Mart ayında yapılan astsubaylık sınavına yalnızca şehit olmak istediği için girmişti.
Anne babasının en büyük evladı olan 22 yaşındaki Mehmet Ali Kılıç, Namık Kemal Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği 3. sınıfta okuyordu. Aslen Bitlisli olan Kılıç, 15 Temmuz günü annesi Gülzirin Kılıç’a alışverişe gittiğini söyledi. Sonrasında ise arayıp, “İstanbul çok karışık Cumhurbaşkanımızın çağrısı var o yüzden ben eve gelmiyorum” dedi.
“Onların namusu benden sorulur, bırakamam”
Ortanca oğlu askerde olan Gülzirin Kılıç, Mehmet Ali’nin köprüde olmasından büyük endişe duyuyordu. En son konuşmalarında oğluna nerede olduğunu soran anne, kendisinin de köprüye gitmek istediğini söyledi. Gülzirin Kılıç’a oğlu, “Sen namaz kıl dua et, senin gibi bir sürü kapalı kadın, yaşlı teyzeler var onların namusu benden sorulur burayı bırakamam” cevabını verdi.
“Memleketi onlara teslim etmeyin”
Köprüye haince gizlenen darbeci askerlerin kurşunlarına hedef olan Mehmet Ali, annesiyle yaptığı bu konuşmadan sonra vuruldu. Arkadaşına ambulansta en son, “Bu memleketi onlara teslim etmeyin, bu memleket size emanet” diyen genç şehit, tekbir ve Kelime-i Şehadet getirerek şehitlik mertebesine kavuştu.
Annesinin güler yüzlü, fedakar, dinine düşkün ve ayrım yapmayan bir insan olarak anlattığı Şehit Mehmet Ali Kılıç’ın cenazesi, Harmantepe Camii’nde kılınan namazın ardından Ayazağa mezarlıklarına defnedildi.
14 yaşında bir kız, 21 yaşında bir erkek kardeşi bulunan Şehit Mehmet Ali Kılıç’ın babası, 7 aydır cilt kanseri teşhisiyle tedavi görüyordu.
Şehit Mehmet Ali Kılıç’ın ismi, Sarıyer’de bulunan bir imam hatip lisesine ve Bitlis Tatvan’da bulunan bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Mehmet Şefik Şefkatlioğlu
Mehmet Şefik Şefkatlioğlu
15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla eşiyle beraber havalimanına doğru yola çıkan Mehmet Şefik Şefkatlioğlu, hain askerlerin tankı üzerlerine sürmesi üzerine şehit düştü. Darbeye birlikte karşı koyduğu eşi Vahide Şefkatlioğlu ise 3 ay yoğun bakımda kaldı. Doktorlar, bir bacağını kaybederek gazi olan ve yoğun bakımdan çıkan Vahide Şefkatlioğlu’nun diğer bacağını kurtarmaya çalışıyor.
Beyaz eşya tamirciliği yapan 49 yaşındaki Şefkatlioğlu’nun 24 yaşında bir oğlu, 18 ve 10 yaşlarında iki kızı vardı. 15 Temmuz günü her şeyden habersiz eşi Vahide Şefkatlioğlu ile evlerine boya badana yapan ve işlerinden dolayı televizyondaki gelişmelerden haberdar olmayan Mehmet Şefkatlioğlu, bir yakınlarının telefonuyla gelişmeleri öğrendi. Bunun üzerine televizyonu açan çift, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısını gördü.
Kendisi şehit eşi gazi
Eşi Mehmet Şefkatlioğlu ve oğlu Ömer Şefkatlioğlu ile dışarı çıktıklarını ifade eden Vahide Şefkatlioğlu, hemen ağlayarak kardeşlerini aradığını ve herkese ‘dışarı çıkın’ dediğini kaydetti. Önce Esenler’e giden aile, Cumhurbaşkanı’nın geleceğini öğrenerek Atatürk Havalimanı’na gitmeye karar verdi. Emniyet’in önünde dayısıyla buluştuklarını söyleyen şehidin oğlu Ömer, orada annesi ve babasından ayrıldığını ve dayısıyla önden gittiğini belirtti. Tankların araçları ezdiğini öğrenen Ömer Şefkatlioğlu, hemen anne babasını aradı. Babasının telefonunu açan kişinin kendisine ‘Ölen adamın neyi oluyorsun’ demesi üzerine şehadet haberini ilk olarak o aldı. Hain askerler tankla yalnızca babasını değil, annesini de ezdi. Babasının olay yerinde vefat etmesine rağmen, annesi hayata tutundu. Hemen hastaneye kaldırılan Gazi Vahide Şefkatlioğlu, 3 ay boyunca hastanede yattı. Sol bacağını kaybeden Şefkatlioğlu’nun sağ bacağı ise hala tam olarak iyileşmedi. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde hala tedavi gören ve bacağının her yerinde dikişler olduğunu söyleyen Vahide Şefkatlioğlu’nun 3 çocuğu ile 3 ay boyunca annesi ilgilendi.
“Yine olsa yine giderim”
Çocuklarını ve evini çok özlediğini söyleyen Gazi Vahide Şefkatlioğlu, 10 yaşındaki kızıyla eskiden her gece beraber uyuduklarını anlattı. Bacağını kaybettiği halde, ‘Yine yaşansaydı yine çıkardım’ diyen Vahide Şefkatlioğlu, olay gecesini şöyle anlattı: “Hastaneye geldiğim için eşimi bir daha göremedim. bilincim açık bir şekilde yoğun bakımda kaldım. Eşimin vefat ettiğini hissettim, tank bizi ezdiğinde arkadaki insanların çoğu ezildi parçalandı zaten eşim de benim arkamdaydı. Ailem baya saklamaya çalıştı, ‘Mehmet yoğun bakımda durumu senden daha ağır’ dediler ama öldüğünü saklamayın dedim. “O gece oraya gittiğim için hiç pişman değilim yine olsa yine giderim” diyen Vahide Şefkatlioğlu , “başka bir vatanım yok benim, ben ölsem bile benim çocuklarım kardeşlerim yaşayacak. Her şey vatan için sonuçta nice savaşlar oldu bu vatan için kanalar döküldü kolay mı bu vatanı vermek." açıklamasında bulundu.
Şehit Mehmet Şefik Şefkatlioğlu’nun ismi, İstanbul Büyükçekmece’de bir ilkokula verildi.
Mehmet Şevket Uzun
Mehmet Şevket Uzun
Oğlunun ve vatanın geleceği için polislik mesleğini seçen Şevket Uzun, Borsa İstanbul’da FETÖ’cü askerlerin saldırısıyla şehit oldu. 7 yıllık evli olan Uzun’un, 5 yaşında bir oğlu vardı.
Elazığlı Şehit Mehmet Şevket Uzun, Borsa İstanbul’da darbecilere direnirken şehit oldu. Aslında gazetecilik mezunu olan 31 yaşındaki Mehmet Şevket Uzun, hem oğlunun hem de vatanının geleceği için polis olmayı tercih etmişti.
“Korkma, Allah var gam yok”
Şehit Mehmet Şevket Uzun’la en son gece 12’de konuşan Nuriye Uzun, eşine korktuğunu söylemiş ve ondan, “Korkma Allah var gam yok. Her şey yoluna dönüyor” cevabını almıştı. Nuriye Uzun, bir daha eşine ulaşamadı. Sabah 10’da eşinin yaralı olduğunu düşünerek hastaneye giden Uzun, orada şehit haberini aldı. Eşinden şu ana kadar bir tek kötü söz duymadığını anlatan Nuriye hanım, Mehmet Uzun’un çok vicdanlı, kimseyi incitmeyen, sabırlı, çok iyi bir baba ve eş olduğunu ifade etti.
Mehmet Şevki Uzun'un cenazesi, memleketi Elazığ'da düzenlenen törenin ardından Ağın İlçesi'ne bağlı Bahadırlar Köyü'nde toprağa verildi.
Meriç Alemdar
Meriç Alemdar
15 Temmuz gecesi Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda şehit düşen 2. Sınıf Emniyet Müdürü 44 yaşındaki Meriç Alemdar, hainlerin kontrolündeki F-16’ların düzenlediği saldırıda şehit oldu. Alemdar’ın şehadet haberini, kendisi gibi polis memuru olan eşi Fadime Alemdar metanetle karşıladı. Ayrıca Milas eski İlçe Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Deniz Alemdar da şehit Meriç Alemdar’ın kardeşiydi.
Evi, Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına yürüme mesafesinde olan şehidin cenazesi, evinde helallik alındıktan sonra Gölbaşı Polis Mezarlığı’na defnedildi. Cenazeye polisi üniformalarıyla gelen şehidin çocukları Yusuf Tuna Alemdar ve Pelin Alemdar, babalarının naaşının başından ayrılmayarak taziyeleri kabul etti.
Meriç Alemdar’ın akciğer kanseri tedavisi gören babası Ali Alemdar ise oğlunun şehadet haberini alamadan yattığı hastane vefat etti.
Şehidin ismi, Ankara Gölbaşı’nda bir ilk ve ortaokula verildi. Tören sırasında konuşan şehidin eşi Fadime Alemdar, "Çocuklardan tek isteğim onun gibi dürüst, onun gibi cesur, onun gibi çalışkan ve başarılı olmalarıdır. Çocuklardan bu vatana, bu millete, bu bayrağa sahip çıkmalarını istiyorum. Meriç Alemdar gibi olsunlar, kitap okusunlar, spor yapsınlar, korkusuz olsunlar." açıklamasında bulundu.
Mesut Acu
Mesut Acu
Ankaralı Şehit Mesut Acu, 15 Temmuz’dan 3 ay önce gittiği umre ziyaretinde şehit olmayı dilemişti. Darbe girişimini öğrenince Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla dışarı çıkan Acu, darbeciler tarafından Kızılay’da şehit edildi. Olay gecesi yanına telefonunu almayan Mesut Acun, 2 gün sonra Adli Tıp tarafından teşhis edildi.
Ayakkabı imalatçılığı yapan 56 yaşındaki Şehit Mesut Acu, iki kız iki erkek olmak üzere 4 çocuk babasıydı. Acu, 3 ay önce annesi ve kardeşleriyle birlikte umreye gitmişti. Babasının umre ziyaretinde ettiği tek duanın şehadet olduğunu söyleyen oğlu Anıl Acu, Mesut Acu’n kendi halinde bir insan olduğunu anlattı.
15 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla aceleyle dışarı çıkan Mesut Acu’nun yanında kimse yoktu. Cep telefonunu da kapatan Şehit Acu’nla ilgili ailesi hiçbir haber alamadı. Adli Tıp’tan arayan yetkililer, 2 gün boyunca merakla bekleyen aileye şehadet haberini ulaştırdı. Kızılay’da darbeci askerlerin kurşunlarına hedef olan kahraman Şehit Acu, olay yerinde vefat etti. Acu’nun cenazesi 17 Temmuz Pazar günü Karşıyaka Mezarlığında defnedildi.
Mesut Yağan
Mesut Yağan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısına kayıtsız kalamayarak eşi, kardeşi ve babasıyla dışarı çıkan Mesut Yağan, Genelkurmay Başkanlığı’nın önünde şehit edildi. Şehidin eşi Tuğçe Yağan, polisle konuşarak ele geçirilen darbeci askerleri korumaya çalışırken, Mesut Yağan darbeci askerler tarafından vuruldu.
Şehit Mesut Yağan, şoförlük yaparak ailesine ve 3 çocuğuna bakıyordu. 7 yaşında Evrim isimli bir kızı, 2 ve 3 yaşlarında Kerim ve Metin isimli iki oğlu olan Mesut Yağan, 8 yıldır Tuğçe Yağan ile evliydi. 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla eşi, kardeşi ve babasıyla dışarı çıkan ve Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne giden Mesut Yağan ve ailesi, ilk tankı geçerek ikinci tankın yanına geldi. Tanktan çıkarılan darbeci askerin polisin elinde olduğunu gören şehidin eşi Tuğçe Yağan, polisi ikna ederek darbeci askere zarar verilmemesini sağladı. Mesut Yağan, bunun üzerine tankın üzerine çıkarak diğer darbeci askeri ikna etmeye çalıştı. Bu mücadele sürerken darbeci askerlerin kurşunuyla vurulup eşinin gözleri önünde yere düşen Mesut Yağan’ın vücudundan hızla kan boşalmaya başladı. O sırada yolda gördükleri araçları durdurmaya çalışan Tuğçe Yağan, eşinin erkek kardeşiyle beraber hastaneye gitmek için yola çıktı. Yolda birkaç kez suni teneffüs yapmayı denese de Mesut Yağan’ın ciğerleri parçalandığı için başarılı olamadı.
Eşine yolda giderken bilincini açık tutmak için adını sorduklarını söyleyen Tuğçe Yağan, eşinin ‘Metin Evrim’ cevabını verdiğini yani çocuklarının adını sayıkladığını anlattı. Gözlerini kapatırken eşinin yanında olan Tuğçe Yağan, “Başındaydım yüzüme bakarken gözlerini kapadı bir daha da açamadı” diye konuştu.
32 yaşındaki Şehit Mesut Yağan, 17 Temmuz Pazar günü Ankara’da defnedildi.
Mete Sertbaş
Mete Sertbaş
FETÖ mensubu darbecilerin en yoğun saldırılarda bulunduğu yerlerden biri İstanbul’un Acıbadem ilçesiydi. Telekom binasını ele geçirmeye kalkışan darbeciler, burada kendilerine direnen vatandaşlara ateş açtı. Acıbadem Mahallesi muhtarı Mete Sertbaş, darbeci askerleri ikna etmeye çalışırken yakın mesafeden vuruldu. Askerler müdahaleyi engelleyince, Sertbaş olay yerinde şehit düştü.
Muhtar Mete Sertbaş, mahallelerinde bulunan Türk Telekom binasını ele geçirmeye çalışan darbeci askerleri ikna etmek için çabalıyordu. Gözü dönmüş FETÖ’cülerin yakın mesafeden vurduğu Sertbaş’a müdahale etmek isteyen halka da izin verilmedi. Hastaneye götürülemeyen Mete Sertbaş, olay yerinde kan kaybından yaşamını yitirdi.
Ölüm emri “Halka sıkın” diyen darbeci Yüzbaşıdan
Muhtar Sertbaş’ı, darbeci Yüzbaşı Mehmet Karabekir’in vurduğu tespit edildi. Darbe gecesi Whatsapp'tan sürekli olarak diğer darbeci komutanlara, "Halka sıkın, geri durmayın' talimatları veren hain yüzbaşı, Türk Telekom önünde gerçekleşen çatışmada yaralandı. Ardından tankla kaçmaya çalışırken Özel Harekât polisleri tarafından öldürülerek ele geçirildi.
Erzincanlı Şehit Mete Sertbaş, 2 çocuk babasıydı. Rahşan Sertbaş ile evli olan Şehit Sertbaş, İstanbul Acıbadem Mahallesi’nin muhtarlığını yapıyordu. Öncesinde bakkalı olan Sertbaş; kuru temizleme ve gayrimenkul işleriyle de uğraştı. Sertbaş aynı zamanda Başbakan Binali Yıldırım’ın da akrabasıydı.
Sertbaş'ın cenazesi Karacaahmet Şakirin Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedildi.
Şehit Mete Sertbaş’ın ismi, muhtarı olduğu ve şehit edildiği Üsküdar Acıbadem mahallesinde bir ortaokula verildi.
Metin Arslan
Metin Arslan
15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde darbeye direnen Karabüklü inşaat işçisi Metin Arslan, cuntacı askerler tarafından açılan ateş sonucu gözünden vurularak şehit oldu.
“Çok hastayım gel”
Metin Arslan'ın Karabük'te yaşayan memur emeklisi babası Zeki ve annesi Şazi Arslan'a, Olağanüstü Hal kapsamındaki kararname gereği Sosyal Güvenlik Kurumu'nca maaş bağlandı. Şehidin annesi Şazi Arslan yanında taşıdığı oğlunun fotoğrafını göstererek, "Bak gitti oğlum görüyor musunuz gitti. Darbe gecesi oğlumla konuştum. 'Orada durma çabuk gel, çok hastayım' dedim. 'Geleceğim' dedi. Oğlumu hiç görmedim. Gitti kayboldu" dedi.
Arslan'ın cenazesi, yakınları tarafından İstanbul Adli Tıp Kurumunun morgundan alınarak Karabük Camlık Camisi'ne getirildi. Kılınan cenaze namazının ardından Arslan'ın naaşı, Öğlebeli Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Mucip Arıgan
Mucip Arıgan
4 yıl boyunca kolon kanseri tedavisi gördükten sonra 6 ay önce sağlığına kavuşan Mucip Arıgan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı üzerine dışarı çıktı ve Genelkurmay Başkanlığı önünde şehit düştü.
15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı ile dışarı çıkan Mucip Arıgan, gece 01.00’de önce Kızılay’a gitti. Komşusu ile yaptığı telefon görüşmesi sırasında Kızılay’da çok büyük bir hareketlenme olduğunu, birçok vatandaşın dışarıda olduğunu ve kendisinin de Genelkurmay Başkanlığı önüne doğru yöneldiğini söyledi. Arıgan, tankların insanları ezdiğini, helikopterlerden açılan ateş sonucu halkın yaralandığını anlattığı sırada bir bomba sesi geldi ve telefon kesildi.
Anne Saliha Arıgan, gece 03.00’te duyduğu bomba sesi üzerine evden çıkarak hastaneleri aramaya başladı. En son Adli Tıp’ta aileye Mucip Arıgan’ın şehit haberi verildi.
Kolon kanseri tedavisini şehadetinden henüz 6 ay önce tamamlayarak temiz raporu alan ve 4 yılın ardından ‘şimdi yaşama zamanı' diyen 32 yaşındaki Mucip Arıgan, darbeciler tarafından atılan bomba ile şehit edildi.
Şehidin ismi, Ankara Altındağ’da bir ortaokula verildi.
Muhammed Ambar
Muhammed Ambar
Şehit Muhammed Ambar, askerliğini Güneydoğu’da teröristlerle mücadele ederek yaptı. Darbe girişimi gecesi hiç düşünmeden 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne giden Ambar, FETÖ teröristlerine karşı da direndi. Olay gecesi herkesi arayarak, “Ne duruyorsunuz, dışarı çıksanıza” diyen Ambar, evden çıktıktan sonra ailesiyle bir daha görüşemedi.
39 yaşındaki Rizeli esnaf Muhammed Ambar, evli ve 2 çocuk babasıydı. Bakırköy İmam Hatip Lisesi’nden mezun olan Ambar’ın, doğaya, doğa gezilerine, fotoğraf çekmeye özel bir ilgisi vardı. Karadeniz’in yemyeşil yaylarında çocukluğunu geçiren Ambar, Ağustos ayında yine Rize’ye yaylaya gitmek istiyordu.
Şehit Esma Biltaci’nin adını kızına vermişti
15 Temmuz girişimini Beylerbeyi Polisevi’nde görevli yeğeninden öğrenen Ambar, ilk olarak arkadaşlarını aradı ve ailesinin ısrarlarına rağmen meydanlara koştu. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne giden Ambar’ı defalarca telefonla arayan ailesi ondan bir daha haber alamadı. Aileye acı haberi komşuları verdi. Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne giden Ambar’ın yakınları, Muhammed Ambar’ın çoktan şehit olduğunu öğrendi.
7 yaşında bir oğlu ve 2,5 yaşında bir kızı olan Şehit Muhammed Ambar, Mısır Rabia Meydanı’nda şehit edilen İhvan liderlerinden Muhammed Biltaci’nin kızı Esma’nın adını kendi kızına vermişti.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde 3 yerinden vurularak şehit olan Muhammed Ambar'ın cenazesi 17 Temmuz 2016 Pazar günü ikindi namazını müteakip, Şirinevler Ulu Camii'nden kaldırıldı. Şehit Muhammed Ambar’ın ismi, memleketi Rize Çayeli’nde bir imam hatip ortaokuluna, mezun olduğu İstanbul Bakırköy’de bir kız Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Muhammed Yalçın
Muhammed Yalçın
Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencisi Muhammed Yalçın, 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde atılan bomba sonucu şehit düştü. Yalçın şehit düştüğü sırada babasıyla telefon görüşmesi yapıyordu.
15 Temmuz hain darbe girişiminin yaşandığı gece Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önüne giderek darbecilere karşı duran 22 yaşındaki Muhammed Yalçın, babası Tarım Kredi Kooperatifi Müdürlüğü'nden emekli Selahattin Yalçın ile telefonda konuştuğu sırada bombanın hedefi oldu.
Darbeci hainler tarafından atılan bomba sonucu külliye önünde şehit olan Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencisi Muhammed Yalçın’ın babası Selahattin Yalçın, bombalama anında olayları canlı yayınlardan takip ettiğini anlatırken, “Oğlum ile cep telefonu ile konuşuyordum. Bir anda telefonun sesi kesildi. Oğlumla olan irtibatım koptu. Daha sonra hayatını kaybettiğini öğrendik” dedi.
Yalçın’ın cenazesi, 17 Temmuz günü memleketi Karaman’ın Kazım Karabekir İlçesi’nde düzenlenen cenaze töreninin ardından defnedildi.
“Oğlumla gurur duyuyorum”
Karaman Valiliği, 15 Temmuz'da yaşananlar ve Şehit Muhammed Yalçın anısına kitap ve CD bastırdı. Kitap ve CD'yi Vali Süleyman Tapsız'ın elinden alan şehidin babası Selahaddin Yalçın, "Vatan ve bayrağımız için 15 Temmuz gecesi oğlumu şehit verdim. Oğlumla gurur duyuyorum. Devletimiz her zaman yanımızda oldu ve olmaya da devam ediyor. Bu kitabın ve CD'nin bastırılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" açıklamasında bulundu.
Şehidin ismi, memleketi Karaman’da bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Muhammed Oğuz Kılınç
Muhammed Oğuz Kılınç
1990 Antalya doğumlu Muhammet Oğuz Kılınç, babası gibi yiğit bir polisti. Asıl görev yeri İstanbul olan Kılınç, 15 Temmuz gecesi geçici olarak gönderildiği Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeydi.
15 Temmuz akşamı eve döndükten sonra 20:00 sularında tekrar çağırılan Kılınç, hiç düşünmeden görev başına geçti. Emniyetteki silahları depodan çıkarmış ve arkadaşları arasında bölüşmüşlerdi. Şehit Muhammet Oğuz Kılınç, ilk başta askere silah doğrultmak istemese de karşısındakiler asker değil vatan hainiydi. Çıkan çatışmada başından ağır yaralanan Kılınç, bir süre sonra bulunduğu yerde şehit düştü.
2016’nın başlarında memleket sevdası ile şark hizmeti yapmak istemiş ve dilekçe yazmıştı. Bunun üzerine Van’a tayini çıkan Şehit Kılınç, bir an önce oraya gidip hizmet etmek için gün sayıyordu.
'Baba darbe ne demek?'
Muhammet Oğuz, şehit olmadan 20 dakika önce babasıyla konuşmuş ve ona “Seni Allah’a emanet ediyorum” diyerek telefonu kapatmıştı. 29 yıllık polis memuru babası Zeki Kılınç, şehit olmanın ona değil oğluna nasip olduğunu dile getirerek şu açıklamalarda bulundu: "Bir polis memuru, bir fert olarak bayrağın inmemesi, ezanların susmaması için mücadele ettim. Benim 17 yaşında bir oğlum daha var. Darbe teşebbüsü sırasında 'Baba darbe ne demek?' diye sordu. Anlatınca, 'Sakın teslim olma, mücadele et gerekirse çatış baba.' diyerek beni evden o şekilde gönderdi. Oğlum Ankara'da çarpışırken, ben de buradaki ilgili kurumlarda nöbet bekledim. Bu güzel ülkede yaşamak istiyorsak, yeri geldiğinde canımızı vermekten çekinmemeliyiz. Şehitlik ve gazilik hoş geldi, sefa geldi. Oğlumun mekanı muhakkak ki cennet olacaktır. İsmi Muhammet Oğuz. Çocuklarımın ismini bilinçli olarak koydum. Bir Mehmet Onur'um daha var. Bir de Zeki Kılınç var. Ben şehit olmak istedim, 53 yaşındayım olamadım ama çocuğum benim yerime oldu."
Şehit polis Muhammet Oğuz Kılınç’ın yıllar önce babasına yazdığı ve "Senin gibi polis olmak istiyorum" dediği mektup, şehit edildikten sonra ailesine teslim edilen cüzdanından çıktı. Babası polis memuru Zeki Kılınç, yazdığı cevap mektubunu oğlunun kabri başında okudu.
Şehit Kılınç'ın cenaze namazı, 17 Temmuz Pazar günü ikindi namazında Ankara Kocatepe Camii'nde kılındı ve naaşı memleketi Antalya'da defnedildi. Şehit Polis Muhammet Oğuz’un adı, Altınova Polis Merkezi Amirliğine ve Antalya’da bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Muhammet Ali Aksu
Muhammet Ali Aksu
Esenler’in Fatih Mahallesi’nde ikamet eden 1977 doğumlu Muhammet Ali Aksu, içinde bulunduğu otomobilin üzerinden tankın geçmesi sonucu sıkışarak şehit oldu. 15 Temmuz akşamı ailesiyle helalleşip, “Belki şehadet bize de nasip olur. Hakkınızı helal edin” diyerek evinden ayrılan Aksu, Vatan Caddesi’ne gitmek üzere olan tankları engellemek için Bağcılar’daki Yüzyıl Caddesi’ne gitti. Ve darbecilerin tanklarını üzerine sürmesi sonucu vahşice şehit edildi.
39 yaşındaki Aksu, evli ve 2 çocuk babasıydı.
“Tankı üzerimize sürdüler”
Şehit Muhammet Ali Aksu'nun dayısının oğlu olan ve kuzeninin hayatını kaybettiği darbe kalkışmasından yaralı olarak kurtulan Engin Kurnaz, darbeye karşı koymak için evlerinden çıktıklarını ve birlikte hareket ettikleri kalabalık grubun polis ile askerin çatışmaması için araya girerek kalkan oluşturduğunu belirterek yaşadıklarını şöyle anlattı: "Kalabalık grup ile hareket ederken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın geleceğini öğrendik. Yürüyerek havaalanına doğru yola çıktık. Cumhurbaşkanımıza kalkan olmaya, set olmaya gidiyorduk. Yola çıktığımızda birden arkamızdan tankların geldiğini gördük. Önce bütün araçları ezerek üzerimize doğru geldi. Dayımın oğlu Muhammet Ali Aksu tankın önüne durdu. Ama hiç durmadan ezerek geçtiler. Ben tank ile beton bariyerlerin arasında sıkışarak kaldım. Arkama baktığımda tanktan etrafa ateş edilerek insanlarımız şehit oluyordu. Ailemden helallik alarak yola çıktım. Dayımın oğlunu tanklar ezerek şehit etti. Yarın yine böyle bir darbe girişimi olsa yine aynı tepkiyi gösteririm."
Muhammet Ali Aksu’nun cenazesi, memleketi Samsun Alaçam ilçesi Doyran Köyü'nde defnedildi. Şehidin ismi, defnedildiği köyünün ilk ve ortaokuluna verildi.
Muhammet Fazlı Demir
Muhammet Fazlı Demir
15 Temmuz gecesi darbe girişimini haber alır almaz evinden çıkan Muhammed Fazlı Demir, arkadaşlarıyla birlikte Acıbadem Türk Telekom binası önüne giderek demokrasiye sahip çıktı. Otomobilinin camını açan Demir, darbecilere, “Bizler sizin için canımızı feda ediyoruz, siz ne yapıyorsunuz?” diye haykırdı. Bu sözlerin çılgına çevirdiği hainler, otomobili kurşun yağmuruna tuttu. Gözünden vurulan Demir, olay yerinde şehit olurken, arabadaki diğer arkadaşları da yaralandı.
41 yaşındaki Şehit Muhammet Fazlı Demir, evli ve 2 kız babasıydı. Emlak Danışmanlığı yaparak 13 ve 18 yaşlarındaki kızlarını okutuyordu. Demir, aynı zamanda Erbakan Vakfı Teşkilatlanma Başkanı olarak görev yapıyordu.
“Beni düşünme sen git”
Şehit eşi Fatma Demir, FETÖ'cü ihanetin yaşandığı geceyi Yeni Şafak’a şöyle anlattı: “O gece rahatsızlandığım için ilaçlarla zor duruyordum. O sıralarda ezan okunmuştu. Bana abdest aldırdı. Birlikte namaz kıldık. Darbe girişimi haberini alınca bana 'benim gitmem lazım Fatma' dedi. Ben de kendisine beni düşünmemesini ve gitmesini söyledim. Beni hasta yatağımda bırakarak gitti. Evde Kur'an-ı Kerim okurken eşim aradı. Hakkımı helal etmemi istedi. Ben de 'benden yana helal olsun. Git ama geri gel. Ben seni geri istiyorum' dedim. Ama şehit haberi geldi.” Şehit Muhammet Fazlı Demir, 17 Temmuz’da Sultanbeyli Fatih Sultan Mehmet Mezarlığı’nda defnedildi. Şehidin ismi, İstanbul Sultanbeyli’de bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Muharrem Kerem Yıldız
Muharrem Kerem Yıldız
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla darbeci askerlere karşı direnmek için sokağa çıkan ve kalabalık bir grupla, tekbir getirerek 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne yürüyen Muharrem Kerem Yıldız, tek kurşunla başından vurularak şehit edildi.
Giresunlu Şehit Muharrem Kerem Yıldız, 1987 yılında doğdu. Evlilik hazırlığı yapan ve bir teknoloji firmasında satış temsilciliği görevini yürüten Yıldız’ın şehitler konusunda oldukça hassas olduğu biliniyordu.
Başındaki kurşun çıkarılamadı
Evden çıktıktan sonra birkaç kez oğluyla telefonda konuştuğunu belirten baba Mehmet Kerim Yıldız, bir süre sonra ise defalarca aramalarına rağmen bir türlü ulaşamadıklarını ve telefonu saat 4’e doğru yabancı birinin açarak, “telefon sahibi vuruldu” şeklinde haber verdiğini söyledi. Şehit babası Mehmet Kerim Yıldız, oğlunu Okmeydanı Devlet Hastanesi’nde yaralı olarak buldu. Öğleden sonra 15.30’da şehit olan 29 yaşındaki Muharrem Kerem Yıldız, 17 Temmuz Pazar günü Kilyos Mezarlığı’na defnedildi.
Kurşunun Şehit Muharrem Kerem Yıldız’ın başının içinde kaldığını ve oğlunu kimin vurduğunu hala bilmediklerini ifade eden baba Mehmet Kerim Yıldız, darbeci askerlerin idam edilmesini istediğini de sözlerine ekledi.
Şehit Muharrem Kerem Yıldız’ın ismi İstanbul Sarıyer’de bulunan bir imam hatip ortaokuluna verildi.
Muhsin Kiremitçi
Muhsin Kiremitçi
FETÖ darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Özel Hareket Daire Başkanlığına yapılan bombalı saldırıda komiser yardımcısı olarak göreve başladığı gün şehit düşen Muhsin Kiremitçi'nin eşi 8 aylık hamileydi. Vefatından 5 hafta sonra Gökçe isminde bir kızı olan Kiremitçi, henüz 28 yaşındaydı.
Meslek lisesi elektrik bölümünde okuyan Kiremitçi, ÖSS’de meslek liseleri arasında ikinci olarak derece yapmıştı. Üniversitede istediği bölüm Mekatronik’i kat sayı probleminden dolayı kazanamayınca polis olmaya karar verdi. Gümüşhane ve Isparta’da görev yapan Şehit Polis Muhsin Kiremitçi, eğitim görerek komiser yardımcısı oldu. Şehit olduğunda Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’ndaki ilk mesai günü olan Şehit Muhsin Kiremitçi, Cizre ve Kobani sınırında da görev yapmıştı.
Naaşı 3 gün sonra bulundu
15 Temmuz gecesi göreve çağırılır çağırılmaz evden çıkan Şehit Muhsin Kiremitçi, 23 yaşındaki 8 aylık hamile eşi Seda’yı komşularına emanet etti. Gölbaşı Özel Hareket Daire Başkanlığına düzenlenen ikinci bombalı saldırıda şehit düşen Muhsin Kiremitçi, Ankara’da bir kadın doğum hastanesinin morguna götürüldü. Ankara’daki tüm hastanelere bakan fakat kadın doğum hastanesinde olma ihtimalini düşünmeyen aile, Şehit Muhsin Kiremitçi’yi 3 gün boyunca bulamadı. Şehidin mesai arkadaşının verdiği bilgiler üzerine hastaneye giden Kiremitçi’nin ağabeyi ve kardeşi, DNA testi sonucunda Muhsin Kiremitçi’yi teşhis etti.
Kızını hiç görmeden şehadete kavuşan Muhsin Kiremitçi’nin eşi Seda Kiremitçi’nin çok metanetli olduğunu ve şehit haberini aldığında sakinleştirici bile yapılmasına izin vermediğini söyleyen şehidin abisi Mehmet Kiremitçi, 3 günlük bekleme süresinde kendilerini bu duruma az da olsa hazırladıklarını ifade etti.
“Bebeğimizin kalp atışlarını hiç duyamadı”
Bebeğini kucağına aldığı gün yaşadığı duyguları anlatan şehit eşi Seda Kiremitci, şunları söyledi: "Bebeğim bembeyazdı. Sadece eşimin de doğumhanenin kapısında beklemesini, bebeğimle çıktığımda beraber olmayı istedim. Çok sıradan şeyler istemiştim. Bebeğimizin kalp atışlarını hiç duymadı. En azından bebeğimizin kalp atışlarını duysaydı. Ondan bir parça kucağıma aldığımda kendimi güçlü, korumacı hissettim. Önce 'Eşim bizi koruyor' diyordum. 'Bebeğimizi korumalıyım' düşüncesiyle kendimi hiç bırakmadım. Bizim parçamız, bana ihtiyacı var. Çabuk yorulduğumdan bebeğimiz için havalar soğuyunca alışverişe çıkmayı düşünmüştük. Birlikte bir tane bile bir şey alamadık. En azından bebeğimize birlikte bir şey alsaydık, küçük de olsa alsaydık."
"Gökçe babanı görüyor musun kızım"
Kiremitci, eşini hiç "gitmiş" gibi kabul etmediğini dile getirerek, şöyle devam etti: "Keşke eşim de bu günleri görebilseydi. Bebeğimizi mezarlığa hiç götürmedim gerek de duymuyorum çünkü eşimin burada olduğunu hissedebiliyorum. Madem 'şehitler ölmez' o da kesinlikle burada, bizim yanımızdadır. 'Gökçe, babanı görüyor musun kızım. Baba sana 'Tatlı kuşum' diyor mu?' dediğimde uyurken nefes alışları hızlanıyor, gülümsüyor. Onun kokusuyla uyuyor. Eşimin tüm kıyafetlerini yıkamıştım. Sadece o gün işe giderken üzerine giydiği kıyafet var. Babasının sadece gömleği var. Bebeğimizin, en azından kokusunu hissetmesini istediğim zaman babasının olay günü giydiği gömleğini yanına koyuyorum. Sonra 'Tatlı kuş' dediğimde tepki veriyor, hissediyorum. Gömleğindeki kokuyu uzun süre muhafaza edemeyebileceğim düşüncesi beni endişeleniyor. O kokuyu kaybetmemek için en iyi şekilde muhafaza etmeye çalışıyorum."
Şehit Muhsin Kiremitçi, 22 Temmuz Cuma günü Konya’da defnedildi. Şehidin ismi, Isparta’da bir imam hatip ortaokuluna verildi.
Münir Alkan
Münir Alkan
İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın koruması olarak görevi yapan Özel Harekat Polisi Münir Alkan, 15 Temmuz gecesi Şehitler Köprüsü’nde hainlerin açtığı ateş sonucu şehit oldu.
Münir Alkan, 1995 yılında İstanbul’da polis memuru olarak göreve başladı. 1999’da Hakkari’de şark görevini tamamlayarak 2001 yılında Bolu’da görevine devam etti. 2003 yılında tekrar İstanbul’da görev alan Alkan, İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın koruma görevini yerine getirirken şehit oldu.
41 yaşındaki Özel Harekat Polisi olan Münir Alkan, evli ve bir çocuk babasıydı. Alkan'ın cenazesi, Tekirdağ Rüstem Paşa Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Tekirdağ şehir mezarlığındaki şehitliğe defnedildi.
Şehidin ismi İstanbul Büyükçekmece’de bir okula verildi.
Murat Akdemir
Murat Akdemir
"2 yıllık evli ve bir çocuk babası Murat Akdemir, 15 Temmuz akşamı Çengelköy’de darbeci askerlerin açtığı ateş sonucu 14 yerinden vurularak şehit oldu. Vurulduğu an Kelime-i Şehadet getiren Akdemir’in son sözü, yanındaki bulunan arkadaşlarına ‘Şehadetime şahit misiniz?’ diye sormak oldu."
27 yaşındaki Murat Akdemir, 15 Temmuz akşamı Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimini televizyondan öğrendi. Anadoluhisarı’nda babası ile lokanta işleten Akdemir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘meydanlara çıkın’ çağrısını duyunca üst dairesinde oturan anne ve babasının yanına gitti. Ailesine ülkesine sahip çıkmak için meydanlarda olacağını söyleyen Akdemir, annesinin gitmesini istememesi üzerine, “Reis bizi çağırıyor anne, şehit olmaya gidiyorum” diyerek evden çıktı.
Arkadaşlarıyla Çengelköy’e giden Akdemir, burada toplanan vatansever halkın arasına karıştı. Bir süre sonra toplanan kalabalığın yanına Kuleli Askeri Lisesi Komutan Yardımcısı Albay Mehmet Karapekmez’in de aralarında bulunduğu rütbeli 30-40 kişilik bir asker grubu geldi. Albay Karapekmez, gruba dağılmaları için önce bağırdı daha sonra yoldan geçen araçların camlarını tüfek dipçiğiyle kırıp, çevreye ateş etmeye başladı. Murat Akdemir, Albay’ı yanına giderek durdurmak istedi ancak başarılı olamadı.
14 yerinden vurularak şehit edildi
Askerlerin barikat kurmaya başlamasıyla darbe karşıtı siviller duvarların arkasına gizlendi. Cuntacı komutanların ateş emri vermesiyle gözü dönmüş askerler demokrasi için direnen halkı taramaya başladı. Bu sırada oğlunu arayan baba İsmail Akdemir ‘çabuk eve gel oğlum’ diye bağırdı ancak Murat Akdemir’in sadece ‘Ah’ sesi duyuldu. Tüfeğindeki mermisi bitince yanındaki askerin tüfeğini alarak halkı taramaya devam eden Albay Mehmet Karapekmez, Murat Akdemir’i tam 14 yerinden vurdu.
Ağır yaralandığı an Kelime-i Şehadet getiren Akdemir’in son sözü ise yanındaki bulunan arkadaşlarına ‘Şehadetime şahit misiniz?’ diye sormak oldu. Kaldırıldığı hastanede ameliyata alınan Akdemir, kurtarılamadı.
Aslen Rizeli olan Şehit Akdemir’in naaşı binlerce kişinin katıldığı cenaze namazının ardından Kandilli Mezarlığı'nda ebediyete yolcu edildi.
Murat Mertel
Murat Mertel
Kanlı gecede Kadıköy Acıbadem Caddesi üzerindeki Türk Telekom binasını ele geçirmeye çalışan darbeci askerlere karşı duran Gostivar göçmeni Murat Mertel, yaralı arkadaşına yardım ederken sırtından vurularak şehit edildi.
“Şehit olacağını bilse yine koşarak giderdi”
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Sokağa çıkın" çağrısıyla abdest alıp evden çıkan Murat Mertel'in 35 yaşındaki eşi Semra Mertel, eşinin Allah-u Ekber diyerek gittiğini belirterek, "Onun amacı meydanları boş bırakmamaktı. Arkadaşlarıyla belli bir yerde toplanmışlar. O gece askerler Türk Telekom'u ele geçirmeye çalışıyordu. Amaçları haberleşmeyi engellemekmiş. Türk Telekom da evimizin yanı başında olduğu için çatışmaları duyduk. Eşim, gitmeden önce bize 'Camlara, balkonlara sakın çıkmayın' diye tembihlemişti. En son gece 02.00'da konuşmuştum. Eşim de eve dönecekken bir arkadaşının bacağından vurulduğu görmüş. Tişörtünü çıkarıp arkadaşının yarasını bağlamak istemiş. Arkadaşını hastaneye götürmek isterken sırtından vurulmuş ve o mermi göğsünü parçalamış. Ümraniye Araştırma Hastanesi'ne kaldırmak için ambulansa bindirilmiş" dedi.
O geceyi Yeni Şafak’a anlatan şehidin acılı eşi Semra Mertel, eşinin bir ay önce Kapalıçarşı'da bin bir emekle dükkan açtığını ancak şehadetinin ardından burayı kapatmak zorunda kaldıklarını belirtti. Mertel, "Şehit olacağını bilse yine koşarak giderdi.” şeklinde konuştu.
Şehidin ismi, İstanbul Maltepe’de bir imam hatip ortaokuluna verildi.
Murat Alkan
Murat Alkan
15 Temmuz darbe girişimi gecesi görevli olduğu Ankara Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’na acil görev için çağırılan Şehit Murat Alkan, aceleyle evden çıktı. 2 çocuk babası Alkan, silahını bile almayı unutarak 6 arkadaşıyla beraber yola koyuldu. Darbeci askerlerin bombalı saldırısına uğrayan Alkan ve yanındaki tüm arkadaşları olay yerinde şehit düştü.
Aydın Nazilli’de Polis Meslek Yüksekokulunda okuyan ve aynı zamanda teknisyeni olan Şehit Murat Alkan, 42 yaşındaydı. 2 çocuk babası olan Alkan, Ankara Gölbaşı Özel Harekât Havacılık Dairesi Başkanlığında Helikopter Teknisyeni olarak görev yapıyordu.
“İnançlı, namuslu, saygılı bir evlat”
Mesai arkadaşlarıyla birlikte Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda darbecilerin kullandığı helikoptere müdahale etmek isteyen Alkan ve arkadaşları, darbeci hainlerin bombalı saldırısında şehit edildi.
Şehidin babası Sıddık Alkan, sabaha kadar oğlundan bir haber gelmesini bekledi. Sabah saatlerinde oğlunun arkadaşlarından şehadet haberini alan baba Alkan, oğlunun inançlı, namuslu, saygılı bir evlat olduğunu ifade etti.
Şehit Murat Alkan, 2013-2015 yılları arasında Diyarbakır Helikopter Filosunda terörle mücadele kapsamında birçok operasyona katılmıştı.
Şehit Murat Alkan’ın ismi, Bursa Nilüfer’de bulunan bir imam hatip ortaokuluna verildi.
Murat Demirci
Murat Demirci
TRT binasının önünde şehit edilen Murat Demirci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla evden çıktı. 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında, ‘Vatanı kurtarmam gerekiyor’ diyerek meydanlara koşan Demirci, TRT binasını ele geçirmeye çalışan darbeciler tarafından başından vuruldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a olan hayranlığı ile tanınan Murat Demirci, 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı’nın çağrısı sonrası dışarı çıktı. Eşine, “Ben çıkmasam, başkası çıkmasa yarın uyuyamayız, ülke karışır. Vatanı kurtarmam gerekiyor” diyen Demirci’yi bir daha ailesinden kimse görmedi. TRT binası önünde darbecilere direnen Murat Demirci, saat 05.00 sıralarında başından vuruldu. Beyni parçalanan Demirci, sabah saat 11.00’e kadar bu şekilde yaşadı. Bir polisin haber vermesi üzerine hemen hastaneye koşan şehit eşi Vildan Demirci, gittiğinde eşinin yaşadığını fakat bilincinin yerinde olmadığını öğrendi.
Ölmeden önce kızıyla konuştu
39 yaşındaki Şehit Murat Demirci, biri kız biri erkek olmak üzere 2 çocuk babasıydı. Aslen Kastamonulu olan ve tekstil ile uğraşan Şehit Murat Demirci, modelistlik yapan Vildan Demirci ile 15 yıllık evliydi.
Babasını 4 yaşında kaybeden Murat Demirci’nin 2 çocuğu da kendisi gibi babasız kaldı. 8 yaşındaki kızının ‘Ben şehit kızıyım. Benim babam ülkemizi kurtarmak için savaşa girdi’ dediğini söyleyen Vildan Demirci, eşinin şehadetinden önceki hafta adeta ölümünü hissetmiş gibi davranışlarda bulunduğunu söyledi. Uzun süredir güvercin besleyen Murat Demirci, vefatından kısa süre önce tüm güvercinleri arkadaşına verdi. Vefatından hemen önce kızını arayan Murat Demirci, ‘Seni çok seviyorum, çok özledim seni ‘ diyerek kızıyla neredeyse vedalaşmıştı.
Murat Ellik
Murat Ellik
Evlilik hazırlığı içindeki Özel Harekat Polisi Murat Ellik, 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesinde Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda darbeciler tarafından şehit edildi. Ellik, Sur’da teröristlerle mücadele ederken yaralanmış, birçok zor görevden başarıyla çıkmıştı.
Aslen Karslı olan 25 yaşındaki Özel Harekat Polisi Murat Ellik, darbe gecesi evdeydi. Darbe girişimi nedeniyle acil göreve çağrılan Ellik, hiç beklemeden başkanlığa gitti. 2009’da polis olarak görevine başlayan ve bu sebeple 7 yıldır ailesinden ayrı yaşayan Murat Ellik, olay gecesi en son kardeşi ile konuştu. Kardeşine “Göreve gidiyorum ben sizi ararım” diyen Murat Ellik, kendisi gibi polis memuru olan babasının görevde olması nedeniyle onunla görüşemedi.
Özel Harekât Daire Başkanlığı’na giden Ellik, darbeci askerlerin yaptığı bombalı hava saldırısında yaralandı. Hastaneye kaldırılan ve burada şehit olan Murat Ellik’in vefat haberi ailesine saat 05.00’te ulaştı. Naaşı baba Osman Ellik tarafından alınan şehit Murat Ellik, memleketi Erzurum’a defnedildi.
Murat Ertekin
Murat Ertekin
Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda 4. Sınıf Emniyet Müdürü olarak görev yapan Murat Ertekin, darbe girişiminden haberdar olur olmaz görev yerine koştu. Meslek aşkıyla bilinen Ertekin, Güneydoğu’da da defalarca görev yaparak terörle burun buruna gelmişti. Bombalı saldırı sonucu 1 ay önce Nusaybin’de yaralanan Ertekin, daha yarası bile iyileşmemişken şehadete kavuştu.
Aslen Sivaslı olan Murat Ertekin, 47 yaşında ve evliydi. 13 yaşında Furkan isimli bir oğlu ve 20 yaşında Rümeysa isimli bir kızı bulunan Şehit Ertekin, evden çıktıktan sonra ailesiyle bir daha görüşemedi. Darbeci hainler tarafından Özel Harekat Daire Başkanlığı’na atılan ilk bombada, yani saat 23.27’de şehit olan Şehit Ertekin’in ailesi, şehadet haberini sabah saatlerinde öğrenebildi.
Gaziyken şehit oldu
Hakkari, Nusaybin, Şemdinli gibi birçok bölgede görev yapan Şehit Ertekin, teröre karşı daha önce de birçok kez mücadele etti. Vefatından bir ay önce Nusaybin’de atılan bomba sonucu ayağından yaralanan Ertekin, tedavi olmak için Ankara’ya gelmişti. Yarası iyileşemeden şehadeti tadan Ertekin, vatanına aşık, çocuklarına düşkün bir insandı.
Sivas’a götürülen şehidin cenazesi Kale Camisi’nde kılınan namazın ardından, Yukarı Tekke Mezarlığı içerisinde yer alan Polis Şehitliği’ne defnedildi.
Şehit Murat Ertekin’in ismi, memleketi Sivas’ta bulunan bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Murat İnci
Murat İnci
Arkasında 4 yetim kız evladı bırakan 42 yaşındaki Murat İnci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile üzerindeki ev kıyafetleriyle sokağa koştu ve Kızılay’da helikopterden açılan ateş sonucu şehit oldu. Askerliğini Güneydoğu’da yapan ve birçok arkadaşını şehit veren İnci, “Arkadaşlarım şehit oldu, ben olamadım” diye üzülürken 15 Temmuz gecesi şehadete kavuştu.
Siteler'de mobilyacılık yapan Murat İnci, 16 yaşındaki Hümeyra, 12 yaşındaki Melike, 6 yaşındaki Melisa ve 10 aylık Mira Nur isimli 4 kızı ve eşi Meryem İnci ile 15 Temmuz'da Mamak'ta bir akrabasının düğününe gitmişti. Eve döndüklerinde olaylardan haberdar olan İnci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile sokağa çıktı. Ev kıyafetlerini bile değiştirmeyen İnci’nin kuzeni de Kızılay’da vurularak gazi oldu. Saat 02.00 gibi annesinin aradığı İnci’nin telefonunu bir başkası açtı. Telefonu açan kişinin ‘Telefonun sahibi ambulansla götürüldü’ demesi üzerine sabah saat 6’ya kadar kardeşini aradıklarını söyleyen şehidin abisi Mehmet İnci, en sonunda Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nin morgunda kardeşini bulduğunu anlattı.
Genelkurmay Başkanlığı önünde başına bir şarapnel parçası isabet etmesi sonucu şehit olan Murat İnci’nin cenazesi, Kocatepe Camisi'nde gerçekleştirilen cenaze töreninin ardından Karşıyaka mezarlığına defnedildi.
Şehidin ismi, Muğla Milas’ta bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Murat Kocatürk
Murat Kocatürk
Şehit Murat Kocatürk, şehadete kavuşabilmek için vefatından 3 ay önce Türkmen Dağı’na gitmişti. Şehitliği ömrü boyunca çok isteyen Kocatürk, 15 Temmuz akşamı hayaline kavuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla evden ayrılan Murat Kocatürk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önünde darbeci hainler tarafından şehit edildi.
35 yaşındaki Kayserili Şehit Murat Kocatürk, biri 8, diğeri 12 yaşında iki erkek babasıydı. Ayakkabı imalathanelerinde usta olarak çalışan ve aynı zamanda sporla ilgilenen Kocatürk, karate, kung fu ve kick boks yapıyordu.
“Yüzü gülüyordu, acılarım bitti”
Evden çıkıp İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önüne giden şehidin üzerinde kareli bir gömlek vardı. Evinden İBB önündeki canlı yayını izleyen Baba Bayram Kocatürk, kareli gömlekli birinin vurulduğunu gördü. Baba Kocatürk gecenin devamını şöyle anlattı: “Oraya gittiğini hissediyordum, gideceğim dedi mi durduramazdık. Büyükşehir Belediyesinin önünde canlı yayın vardı onu izliyordum. Üzerinde kareli gömlek olanlara baktım, Murat da buradadır diye düşünüyordum. Bir kişi “birisi vuruldu” diye bağırdı, insanlar oraya koştu. Kareli gömlekli birisini taşıyorlardı ama başka bir isim söylediler. Ben çatıya çıktım sabaha kadar dua ettim.”
Acı haberi aldıktan sonra fenalaşan Baba Kocatürk, oğlunun naaşını teslim almak için Adli Tıp Kurumu’na gittiğinde karşılaştığı manzaranın kendisini rahatlattığını söyledi. Kocatürk, “Kuruma gittim açtılar yüzünü baktım, gülüyordu. Dişleri gözüküyor, gözleri pırıl pırıl. O an acılarım bitti” dedi.
Oğlunun adalet yönünün çok ağır bastığını söyleyen Baba Kocatürk, şehide bundan dolayı ‘Yargıç Murat’ dendiği anlattı. 15 Temmuz’dan 3 ay önce Suriye Türkmen Dağı’na şehit olmak için giden Kocatürk, geri dönmüştü. Şehadet ona Suriye’de değil, doğup büyüdüğü şehirde nasip oldu.
Şehit Murat Kocatürk’ün ismi, Avcılar’da bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.
Murat Naiboğlu
Murat Naiboğlu
15 Temmuz garbe girişimi gecesi Türk Telekom binasının önündeki darbeci askerlere direnen ve tepki gösteren Naiboğlu, FETÖ teröristleri tarafından 3 kurşunla vuruldu. 15 dakika sonra hastaneye götürülebilen Şehit Naiboğlu, 3 ameliyat geçirmesine rağmen kurtarılamadı.
39 yaşındaki Rizeli Şehit Murat Naiboğlu, 10 yıllık evliydi. Biri 9, diğeri 4 yaşında 2 çocuk babası olan Naiboğlu, inşaat ve araba alım-satım işleri yaparak geçimini sağlıyordu. Acıbadem’de büyüyen Naiboğlu’na şehadet, doğup büyüdüğü semtte nasip oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla arkadaşlarıyla birlikte dışarı çıkan Şehit Murat Naiboğlu, evinin bir alt sokağında bulunan Türk Telekom binasının önüne gitti. Darbeci askerlere karşı, “Neden böyle yapıyorsunuz” diye tepki gösteren Naiboğlu’na ateş açıldı. Gecikmeli gelebilen ambulansla hastaneye kaldırılan Şehit Naiboğlu, bütün müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Eşi Gülsüm Naiboğlu’nun, “Allah’tan başka kimseden korkmazdı. Gözü kara biriydi” diye anlattığı Şehit Murat Naiboğlu’nun ismi Maltepe’de bir imam hatip ortaokuluna verildi.
Mustafa Aslan
Mustafa Aslan
Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda geçici görevde olan Mustafa Aslan’ın asıl görev yeri Tokat’tı. Ankara’daki beşinci gününde şehit olan Aslan, FETÖ’nün hain askerleri tarafından daireye atılan ikinci bombada şehit düştü.
47 yaşındaki Yozgatlı Şehit Mustafa Aslan, evli ve 3 erkek çocuk babasıydı. Asıl görev yeri Tokat Özel Harekat Daire Başkanlığı olan ve 6 ay süre ile eğitmen olarak Ankara’ya gönderilen Aslan, darbe girişimi sırasında Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda bulunuyordu. İlk bomba atıldığı saatlerde sadece bir kere erkek kardeşiyle konuşabilen Aslan, kardeşine, “Şerefsiz Fetullahçılar şu an burayı bombalıyorlar, ben sizi ararım” diyebilmişti. Şehit Murat Aslan, bir daha kimse ile iletişime geçemedi.
“Cenazemizin üçte birini alabildik”
15 dakika sonra FETÖ’nün darbeci hainleri tarafından atılan ikinci bombada şehit düşen Aslan’ın naaşına ailesi uzun süre ulaşamadı. Aslan, tespit edilemeyen ve vücut bütünlüğü olmayan cenazeler arasında bulundu.
Astsubay olan kardeşi Lokman Aslan, diğer kardeşleri ile birlikte Ankara’ya giderek araştırma yaptı ve abisinin naaşını hiçbir hastanede bulamadı. Şehidin oğlundan verilen örnekle isimsiz cenazelere DNA testi yapıldı. Ve Şehit Mustafa Aslan’a ait olduğu anlaşılan cenaze ailesine teslim edildi.
Abisi Şehit Mustafa Aslan’ın vücudunun sadece bir bölümünü teslim alabildiklerini anlatan Lokman Aslan, “Bomba sanırım yanlarına düştüğü için ben cenazemin üçte birini aldım. En son nasıl hatırlıyorsam öyle kalsın istedim, cenazeye ben de bakmadım, kimseye de baktırmadım” diye konuştu.
“Ona ‘Hacı’ derlerdi”
Abisinin dinine çok bağlı bir insan olduğunu söyleyen şehidin kardeşi Lokman Aslan, geceleri teheccüd namazını dahi kaçırmadığını ifade etti. Şehit Mustafa Aslan’ın ezan okunduğunda nerede olursa olsun hemen muhabbetini keserek namazını kılmaya gittiğini söyleyen Lokman Aslan, bu nedenle de herkesin abisine ‘Hacı’ diye hitap ettiğini anlattı.
Şehit Mustafa Aslan’ın cenazesi Yozgat Şehitliği’ne defnedildi.
Şehidin ismi, memleketi Yozgat’ta bulunan bir mesleki ve teknik Anadolu lisesine verildi.
Mustafa Avcu
Mustafa Avcu
15 Temmuz’un en genç şehitlerinden biri olan 21 yaşındaki Şehit Mustafa Avcu, yatsı namazını kılar kılmaz Kızılay’a gitti. Annesinin elini öpmeyi unutup geri dönen ve annesine veda eden Avcu, Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ikinci sınıf öğrencisiydi. Mustafa Avcu, Genelkurmay önünde açılan tank ateşi sonucu kalbinden vurularak şehit edildi.
Çorumlu Şehit Mustafa Avcu, ailenin en küçük çocuğuydu. 2 abisi olan Avcu, henüz 21 yaşındaydı. Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ikinci sınıfta okuyan Avcu, Kızılay’da darbecilerin hedefi oldu.
Yatsı namazını kılar kılmaz dışarı çıkan ve Kızılay’a giden Şehit Mustafa Avcu’nun yanında arkadaşı da vardı. Evden çıkarken annesinin elini öpmeyi unutan Avcu, geri dönerek annesinin hem elini öptü hem de vedalaştı, helalleşti. Kızılay’da darbeci hainler tarafından vurulan Avcu, arkadaşının anlattığına göre Kelime-i Şehadet getire getire son nefesini verdi.
“Mustafa’m şehit olmayı çok isterdi”
Mustafa Avcu'nun babası Güneydoğu Gazisi Ayhan Avcu o gece yaşananları şöyle anlattı: “Mustafa ile Genelkurmay'ın oraya gittik. Genelkurmayın içine girmeye çalışırken içeriden ateş ettiler. Orada vurularak şehit düştü. Mustafa'm şehit olmayı çok isterdi, günahsız ölmeyi isterdi, Allah duasını kabul etti. Ramazan ayından sonra annesine 'Ramazandan çıktık, günahsızız, anne tam ölme zamanı' demiş. Dünya ile ilgili hiçbir planı yoktu."
Şehit Mustafa Avcu, çok arzuladığı şehadete 15 Temmuz gecesi kavuştu. Avcu, 18 Temmuz Pazartesi günü memleketi Çorum’da defnedildi.
Şehidin ismi, Çorum’da bulunan bir güzel sanatlar lisesine verildi.
Mustafa Direkli
Mustafa Direkli
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine direnirken şehit olan en genç isimlerden biri Mustafa Direkli’ydi. Arkadaşları ile Sabiha Gökçen Havalimanı’na giderken, Orhanlı’daki gişelerde bir polisi şehit eden darbecilerin üzerine yürüyen halkın arasına katıldı. Direkli, darbecilerin halkı silahla taraması üzerine olay yerinde şehit düştü.
Şanlıurfalı Şehit Mustafa Direkli, henüz 20 yaşındaydı. Okan Üniversitesi’nde İç Mimarlık okuyan Direkli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısını duyunca babasına, “Bugün gitmezsek ne zaman gideceğiz” diyerek sokağa çıktı. Orhanlı gişelerinin önünde darbeci hainlerin halkı taraması üzerine arkadaşının kollarında şehit düşen Direkli, yakınlarına son olarak, “Gitsek ne olur, en fazla şehit olacağız. Bu kimsenin eline geçecek bir mertebe değil. Kimden korkuyorsunuz?” demişti.
Şehidin ismi yaşatılıyor
Şehidin cenazesi, Şehbenderiye (Topçu Meydanı) camisinde kılınan namazın ardından Bediüzzaman Aile Mezarlığına defnedildi.
Genç şehit Mustafa Direkli’nin memleketi Şanlıurfa’nın Karaköprü ilçesinde bulunan ve ismi daha önce Fatih Sultan Mehmet olan caminin adı, Şehit Mustafa Direkli Camii olarak değiştirildi. Ayrıca şehidin ismi Şanlıurfa Haliliye Belediyesi tarafından bir parka verildi. Şanlıurfa Karaköprü’de bir ortaokula da Şehit Mustafa Direkli ismi verildi.
Mustafa Kaymakçı
Mustafa Kaymakçı
Darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla abdestini alıp evden çıkan Mustafa Kaymakçı, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne gitti. Darbecilerin karşısına kahramanca dikilen ve omzuna isabet eden kurşunla yaralanan Kaymakçı, hastaneye götürüldüğü sırada şehadete kavuştu.
37 yaşındaki Kastamonu Tosyalı Şehit Mustafa Kaymakçı, 21 aylık evliydi. 9 aylık bir oğlu olan Kaymakçı, uzun yıllar boyunca Üsküdar Belediyesi’nde çalıştı. Belediyeden ayrılan ve güvenlik görevlisi olarak hayatına devam eden Kaymakçı’nın en sevdiği aktivitelerden birisi balık tutmaktı. Sık sık Kuleli’ye giderek balık tutan Kaymakçı, Üsküdar Cumhuriyet Lisesi mezunuydu.
Köprüden hastaneye motosikletle taşındı
15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne giderek darbeci hainlerin karşısına çıkan Mustafa Kaymakçı, tanklardan açılan ateş sonucu sağ omzundan vuruldu ve motosiklet üzerinde hastaneye götürüldü. Yolda son nefesini veren ve şehadete kavuşan Kaymakçı, 17 Temmuz’da Çekmeköy’de defnedildi.
Ağabeyinin vatanını çok sevdiğini söyleyen şehidin kardeşi Osman Kaymakçı, “Vatanını normal bir insandan daha fazla severdi” diye konuştu. Ağabeyinin hayvanlara özel bir ilgisi olduğunu da ekleyen Osman Kaymakçı, “Hayvansever bir insandı, balık ve kuş beslerdi. Sokak hayvanlarını da çok düşünen birisiydi, onları beslerdi” dedi.
Maltepe Kiptaş Konutlarındaki bulunan Özel Coşkun Kolejinin ismi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Şehit Mustafa Kaymakçı Erkek Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak değiştirildi.
Mustafa Koçak
Mustafa Koçak
15 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla dışarı çıkmaya karar veren Şehit Mustafa Koçak, 2 rekat namaz kıldıktan sonra yola koyuldu ve Beştepe’ye giderek darbecilere karşı direndi. Koçak, sabaha karşı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önüne atılan bomba sonucu şehit düştü.
Yozgatlı Şehit Mustafa Koçak, mermer ustasıydı. 2 çocuk babası Şehit Koçak, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önüne saatler boyunca darbecilerle mücadele ederken arkadaşlarına, “Biz buraya şehit olmak için, vatanımız için geldik” demişti.
“Öleceğimi bilsem de çıkacağım”
15 Temmuz darbe girişimini öğrendiğinde eşine, “Öleceğimi bilsem de çıkacağım” diyen Şehit Koçak, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde sabah namazını kıldıktan sonra F16’dan atılan bombadan sıçrayan şarapnel parçasının vücuduna isabet etmesi nedeniyle olay yerinde şehit düştü.
Yakınlarının, “Kimsenin kalbini kırmazdı” diyerek anlattığı 34 yaşındaki Mustafa Koçak, 17 Temmuz Pazar günü Yozgat’ta defnedildi.
Şehit Mustafa Koçak’ın ismi, memleketi Yozgat’ta bulunan bir Anadolu imam hatip lisesine ve Samsun Havza’da bulunan bir ortaokula verildi.
Mustafa Serin
Mustafa Serin
Ankara Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda görevli polis memuru Mustafa Serin, uzun yıllar terör bölgelerinde görev yaptı ve meslek hayatı boyunca birçok kez kurşunların hedefi oldu. Babası da Emekli Astsubay olan Mustafa Serin’in kızı Ela, lösemi tedavisi görüyordu. 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında bombalanan Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda şehit düşen Serin, doğum günü olan 20 Temmuz’da toprağa verildi.
Balıkesir doğumlu Şehit Mustafa Serin, küçüklüğünden beri ya asker ya polis olmak istiyordu. Diyarbakır’da polis okulu okuyan Mustafa Serin’in ilk görev yeri Bursa’ydı. Şırnak, Urfa ve Irak da görev yerleri arasındaydı. Meslek hayatı boyunca defalarca ölümden dönen, Güneydoğu’da keskin nişancı olarak görev yapan ve defalarca yeleğinden kurşun çıkaran Serin, şehit olmayı hayal ediyordu.
Doğum gününde toprağa verildi
Gelen telefon üzerine eşine darbe yapıldığını söyleyerek göreve koşan Mustafa Serin, eşi Zeynep Serin ile ilerleyen saatlerde yalnızca 2 kere telefonda konuşabildi. 23.10’da eşini arayan Zeynep Serin, durumunun iyi olduğunu öğrendi. 23.54’te eşinin kendisini tekrar aradığını söyleyen Zeynep Serin, “Beni aradı sesi gayet iyiydi, birinci bomba atılmış hiç belli etmedi. Kapıları kilitlememi söyledi. Daha sonra aradım ulaşamadım, ona bir şey olacağı ihtimalini konduramadım” diye konuştu.
Şehit olduğunu herkesin bildiğini fakat kendisine söylemediklerini anlatan Zeynep Serin, doktorların yaptığı sakinleştiriciler ile ayakta durabildi. 18 Temmuz Pazartesi günü Burhaniye’ye tatile gideceklerini söyleyen Serin, o gün eşinin cenazesini Burhaniye’ye götürdüklerini, 20 Temmuz’da, yani eşinin 47’nci yaş gününde de cenazeyi defnettiklerini ifade etti.
Lösemi hastası kızı hala babasından telefon bekliyor
İlk evliliğinden 10 ve 17 yaşlarında iki kızı olan Serin’in, küçük kızı Ela Serin lösemi hastasıydı. Mustafa Serin'in arkadaşı Nuri Önal, "Kızı şimdi 10 yaşında ve lösemi hastası. Tedavisinin bitmesine bir yılı var. Tedavisiyle annesi de babası da ilgileniyordu. Hastaneye, genellikle babası getiriyordu çünkü ilaçları o ayarlıyordu. İlişkilerini tarif edemem. Bir baba kızını bu kadar sevemez. Baba kız arasında böyle bir aşk görmedim. Maalesef, darbeciler onları ayırdı. Gündüzleri işe gidiyor, akşamları da kızının tedavisiyle ilgileniyordu” açıklamasında bulundu. "Ela'nın hiç günahı yoktu babasından ayrılması için." diyen Önal, "Bugün darbeciler, lösemi hastası Ela'yı babasından ayırdı. Ela'nın bu gelişmelerden haberi yok. Şu an eline cep telefonunu almış, sadece 'Baba, neredesin?' diye mesaj atıyor. Biz de babasının şehir dışında göreve gittiğini söylüyoruz. Geleceğini iletiyoruz. Şu anda hissetmiş gibi. Yemiyor, içmiyor, sadece babasını soruyor çünkü hayatında ilk defa babası onu 5 gündür aramıyor. Çok zor bir durum." diye konuştu.
Mustafa Solak
Mustafa Solak
Fethullahçı Terör Örgütü mensubu askerlerin darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde şehadet şerbetini içen şehit Mustafa Solak, evinde uyurken gelen bir telefonla darbeden haberdar olmuş ve hiç düşünmeden meydanlara koşmuştu.
“Vatan elden gidiyor”
Hain darbecilerin kurşunlarıyla Beştepe’de şehit edilen Mustafa Solak’ın eşi Melek Solak o gece yaşananları Yeni Şafak’a şöyle anlattı: “Gece eşimi arkadaşı aradı, uyandık. Gözlerimi açtığımda eşimin 'yine mi ortalığı karıştırdılar' dediğini duydum. Hemen kalktı, abdest aldı, üstünü giydi. Evden çıkarken 'Mustafa nereye gidiyorsun' diye sordum, 'Külliye'ye gidiyorum. Vatan elden gidiyor. Sen gitmezsen, ben gitmezsem kim gidecek?' diyerek evden çıktı. Komşular, 'Nereye gidiyorsun Mustafa' demişler, o da, 'savaşa gidiyorum' diye cevap vermiş. O gece eşim ile 3 kez konuştum. Son telefonda 'camiye gidiyoruz' demişti. Oturma odasında uyuyakalmışım. Rüyamda eşimin baş üstü düştüğünü gördüm. 'Mustafa' diyerek uyandım. O an TV'de Külliye'ye bomba atıldığı haberini gördüm. Kendi kendime 'acaba Mustafa şehit mi oldu' diye içimden geçirdim. Hemen kalktım aramaya başladım ama ulaşamadım. Helikopterden atılan bombanın şarapnel parçaları boynuna denk gelmiş. Orada şehit olmuş. Her zaman şehit olmak istediğini söylerdi. Askerde şehit olmadığı için çok üzüldüğünü söylerdi. Allah ondan bir değil bin razı olsun. Gururum acımdan daha büyük.”
Darbe girişimi sırasında askerlerce açılan ateş sonucu şehit olan Çorumlu Mustafa Solak, Ankara Etimesgut’ta son yolculuğuna uğurlandı. Evli ve bir çocuk babası 43 yaşındaki Solak, dekorasyonculuk yapıyordu.
Şehidin ismi, Ankara Etimesgut’ta bir anaokuluna ve memleketi Çorum’da mesleki ve teknik liseye verildi.
Mustafa Tecimen
Mustafa Tecimen
Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda 3. Sınıf Emniyet Müdürü olarak görev yapan Mustafa Tecimen, daireye düşen ilk bombadan sonra görev başına koştu. Daha önce Adana, Mersin, Bitlis ve Şırnak’ta görev yapan Tecimen, darbeciler tarafından Özel Harekat Daire Başkanlığı’na yapılan ikinci bombalı saldırıda şehit düştü.
Hatay Yayladağı'ndan şehit Emniyet Müdürü Mustafa Tecimen, üç çocuk babasıydı. 24 yaşındaki oğlu Hukuk, 19 yaşındaki oğlu Makine Mühendisliği ve 12 yaşındaki oğlu ortaokulda okuyan Tecimen, 51 yaşındaydı.
“İyi ki gitti”
Yıllarca Özel Harekatta hizmet veren ve son yıllarda akademide öğrenci yetiştiren Tecimen’in büyük oğlu Ahmet Kasım Tecimen, “O gün babamın görev yeri akademiydi, gitmeyebilirdi, iyi ki gitti. Gitmeseydi ben daha çok üzülürdüm. İyi ki gitti, vatan için şehit oldu, vatan için öldü, elhamdülillah” açıklamasında bulundu.
Kardeşinin çok iyi niyetli ve çok sevilen bir insan olduğunu anlatan şehidin abisi Mehmet Tecimen ise 80’li yıllarda abisinin Şırnak’ta görev yaptığı sırada operasyonda şehit olduğu haberini aldıklarını, yaşadığını sonradan öğrendiklerini söyledi. 15 Temmuz gecesi darbeci hainler tarafından şehit edilen Mustafa Tecimen, Gölbaşı Mezarlığı’na defnedildi.
Şehit Mustafa Tecimen’in ismi, memleketi Hatay'da bulunan bir imam hatip ortaokuluna verildi.
Mustafa Yaman
Mustafa Yaman
Ankara Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’nın camisinde imamlık yapan Mustafa Yaman, 15 Temmuz akşamı başkanlığın bombalanması üzere polislere yardımcı olmak üzere evden çıktı. FETÖ’cü hainlerin saldırılarında kendisi de şehit oldu.
15 Temmuz akşamı çocuklarını uyuturken Özel Harekat Dairesinin bombalandığını duyan Mustafa Yaman, polis arkadaşlarına yardım etmesi gerektiğini söyleyerek lojmandan çıktı ve bir daha geri dönmedi.
Ankara Özel Harekât Daire Başkanlığı’nın camisinde imam olan Mustafa Yaman, Bartınlıydı. 31 yaşındaki Yaman, kendisiyle aynı yerde görev yapan Kuran-ı Kerim hocası Dilek Yaman ile 8 senelik evliydi. 5 ve 2 yaşında iki oğlu bulunan Yaman, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunuydu.
“Hasret yaşadık”
15 Temmuz akşamı, eşiyle birlikte çocukları uyuttuklarını ve sonrasında özel harekâtın bombalandığını öğrendiklerini söyleyen Dilek Yaman, “Eşim vedalaşmadan koştu gitti. Yetişmeye çalıştım ama yetişemedim” dedi. Eşinin çok yardımsever, paylaşımcı, akrabalarını sever, çalışkan biri olduğunu söyleyen Dilek Yaman, insanların yardıma ihtiyacı olduğunda ilk olarak Şehit Mustafa Yaman’ı aradıklarını anlattı. Yıllar önce Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okurken tanıştıklarını söyleyen Dilek Yaman, ”Üniversite bittikten sonra nişanlandık ikimizde işe başlamıştık. Bir sene sonra düğün yaptık ama 2 sene sonra bir araya gelebildik tayinden dolayı. Biz birbirimize hasret yaşadık hep” diye konuştu.
Polislere imamlık yapan ve şehitlerin cenaze namazlarını kıldıran Yaman, “Sizler gibi ben de Mardin’de, Nusaybin’de şehit olsam keşke” diyordu.
Şehit Mustafa Yaman, 18 Temmuz Pazartesi günü memleketi Bartın’da defnedildi. Şehidin ismi Bartın ve İzmir’de imam hatip lisesine verildi.
Mutlu Can Kılıç
Mutlu Can Kılıç
Şehit Mutlu Can Kılıç, henüz 17 yaşındaydı. Ailesinin ilk göz ağrısı olan ve 8 yıl hasretten sonra dünyaya gelen Kılıç, garsonluk yapıyordu. Babasıyla beraber gece yarısından sonra dışarı çıkan Kılıç, hasta yatağından kalkarak vatanı için mücadele etmeye gitti. Ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önünde FETÖ’cü hainler tarafından vurularak darbenin en genç şehitlerinden biri oldu.
Ankaralı Şehit Mutlu Can Kılıç, bir restoranda garsonluk yapıyordu. Öğrenimine açık öğretimden devam eden Kılıç’ın 14 yaşında bir de kız kardeşi vardı. Anne babasının ilk göz ağrısı olan Kılıç, gece yarısı 01.30-02.00 gibi babasıyla birlikte evden çıktı. Oğlunu en son yatsı namazından sonra gördüğünü söyleyen baba Bilal Kılıç, oğlunun grip olduğunu ve hasta yatağından kalkarak darbeci hainlerin karşısına çıktığını ifade etti.
Babasının peşinden meydanlara koştu
Olay gecesi yaşananları Yeni Şafak’a anlatan acılı baba Bilal Kılıç, şunları söyledi: “Yatsı namazını kılmıştım, balkonda oturuyordum. Mutlucan, TV izliyordu, balkona heyecanla yanıma geldi, 'baba köprüye bomba koymuşlar, askerler köprüye gitmiş' dedi. Ben de merak edip haberleri izlemeye odaya gittim. O da biraz üşütmüştü, odasına uyumaya gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı ile Emniyet binasına gittik daha sonra Külliye'ye giderek orada darbecilere karşı mücadele verdik. Oğlum, F-16 sesi ile uyanmış. Annesine beni sormuş, sokağa çıktığımı öğrenmiş. O anda TV'de 'TBMM'ye bomba atıldı' haberini görünce 'babam şehit oldu' diyerek evden hızlıca çıkmış. Annesi beni aradı, 'Mutlucan geliyor, durdur' dedi. Yolda hep ağlamış. Ben aradım 'oğlum gelme, ben iyiyim' dedim ama dinlemedi, Külliye'ye geldi. 05.30 sularında 'baba ara' diye mesaj atmış, o arada bir hareketlenme olunca ben oğlumu aramayı unuttum. 6.30 sularında aradım ama ulaşamadım. Külliye'ye bomba atıldıktan sonra o alana gitmek istedim ama ayaklarım tutmadı gidemedim, eve gittim. Oğlum gelmemişti. Onu her yerde aradık, en son birini gösterdiler oğluma benzettim ama o olduğunu kabul etmedim. Bir gün sonra gittim, oğlumun şehit olduğuna inandım. Bombalama esnasında şehit olmuş. Bu hainlere gereken ceza verilsin. Oğlum biz evlendikten 8 yıl sonra dünyaya geldi. Gözbebeğimizdi. Allah bizden daha çok seviyormuş ki yanına aldı.”
Annesine ve arkadaşlarına şehit olmak istediğini söyleyen Mutlu Can’ın duaları kabul oldu. Geride gözü yaşlı bir anne bırakan Mutlu Can Kılıç’ın en büyük hayallerinden biri de araba ve ehliyet alabilmekti. Kazandığı paranın yarısını ailesine veren Mutlu Can Kılıç, Sayıştay’da temizlik bölümünde çalışan babasına bu şekilde destek oluyordu.
Şehit Mutlu Can Kılıç, 19 Temmuz Salı günü Ankara’da toprağa verildi.
Muzaffer Aydoğdu
Muzaffer Aydoğdu
4 yaşında bir kız çocuk babası olan Muzaffer Aydoğdu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla sokağa çıktı. Ailesi ile vedalaşarak Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne giden ve hain askerlerin kullandığı tankların üzerine çıkarak, darbecileri durdurmaya çalışan Aydoğdu, 4 kurşunla olay yerinde yaralandı. Hastanede şehit düşen Muzaffer Aydoğdu’nun babası yatalaktı ve Aydoğdu, her gün onu ziyaret edip duasını alıyordu.
Ankaralı Şehit Muzaffer Aydoğdu, evli bir kız çocuk babasıydı. 35 yaşındaki Aydoğdu, geçimini şoförlük yaparak sağlıyordu. 3 kardeşi askeri polis olan Aydoğdu’nun bir kardeşi de tekstil firmasında çalışıyordu.
“Ailem size emanet”
Kızı, annesi ve eşiyle vedalaşarak Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne giden ve tankların önüne 25-30 kişilik bir grupla çıkan Aydoğdu, tankın üzerinden açılan ateş sonucu vuruldu. Hemen 29 Mayıs Hastanesi’ne kaldırılan Aydoğdu, ambulansta hastaneye giderken yanında bulunan amcasının torununa “Çocuklarıma iyi bakın, ailem size emanet” dedi. Aydoğdu, hastanede son nefesini vererek şehadete kavuştu.
“Babam melek oldu”
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısını duyar duymaz 'bu güzel ülkemizi şerefsizlere bırakmayacağız' diyerek evden çıkan Muzaffer Aydoğdu’nın eşi Fatma Aydoğdu, o geceyi Yeni Şafak’a şöyle anlattı: “Eşim o akşam 21.00 civarında eve geldi, yemek yedi. İş için telefon görüşmeleri yapıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısını gördü. Sonra kızını öptü, bana da 'Ben gidiyorum. Bu güzel ülkemizi bu şerefsizlere bırakamayız. Namusumuz elden gitmesin diye gidiyorum. Hakkını helal et' diyerek çıktı. Evden çıktıktan sonra annesi ile vedalaşmaya gitmiş, kayınvalidem 'gitme' demiş, eşim de 'Anne sesleri duymuyor musun? Ben, sen, o çıkmazsak kim çıkacak. Karımızın, kızımızın namusuna göz dikecekler' diyerek annesinin elini öpmüş ve Genelkurmay'ın önüne gitmiş. Gider gitmez bir tankın üzerine çıkmış, tankın içinden çıkan askerle kavga etmiş 'Türkiye'yi size bırakmayacağız' demiş o esnada asker 4 kurşun sıkmış ve bilincini kaybetmiş. 01.40 sularında da vefat etmiş. Allah bizden daha çok seviyor ki yanına alarak şehitlik mertebesini nasip etti. Kızım 'babam melek oldu' dediğinde içim parçalanıyor. Bazen de 'anne babam acıkmıştır, yemek götürelim' diyor, ben de 'Allah ona en güzel yemekleri yediriyor' diyorum. Ben, eşimi vatanına, toprağına, bayrağına şehit ettim.”
Kardeşinin yatalak babası ve annesinin eli ayağı olduğunu söyleyen şehidin abisi Zafer Aydoğdu ise “her akşam anne babasının evine uğrayarak onları ziyaret ederdi” açıklamasında bulundu.
Şehit Muzaffer Aydoğdu, 17 Temmuz Pazar günü Ankara’da defnedildi.
MUSTAFA CAMBAZ
GAZETECİ
MAHİR AYABAK
GARSON
MAHMUT EŞİT
ESNAF
MAHMUT COŞKUNSU
İŞ ADAMI
MEDET EKİZCELİ
İŞÇİ
MEHMET ORUÇ
POLİS
MEHMET ÇETİN
POLİS
MEHMET YILMAZ
GRAFİKER
MEHMET DEMİR
MEMUR
MEHMET GÜDER
İŞLETME MÜDÜRÜ
MEHMET GÜLŞEN
ESNAF
MEHMET KARAASLAN
İŞÇİ
MEHMET KARACATİLKİ
POLİS
MEHMET KOCAKAYA
GÜVENLİK GÖREVLİSİ
MEHMET ŞENGÜL
MÜHENDİS
MEHMET AKİF SANCAR
POLİS
MEHMET ALİ KILIÇ
ÖĞRENCİ
MEHMET ŞEFİK ŞEFKATLİOĞLU
BEYAZ EŞYA TAMİRCİLİĞİ
MEHMET ŞEVKET UZUN
POLİS
MERİÇ ALEMDAR
POLİS
MESUT ACU
AYAKKABI İMALATÇILIĞI
MESUT YAĞAN
ŞOFÖR
METE SERTBAŞ
MUHTAR
METİN ARSLAN
İŞÇİ
MUCİP ARIGAN
SERBEST MESLEK
MUHAMMED AMBAR
ESNAF
MUHAMMED YALÇIN
ÖĞRENCİ
MUHAMMED OĞUZ KILINÇ
POLİS
MUHAMMET ALİ AKSU
AŞÇI
MUHAMMET FAZLI DEMİR
EMLAK DANIŞMANI
MUHARREM KEREM YILDIZ
SATIŞ TEMSİLCİSİ
MUHSİN KİREMİTÇİ
KOMİSER YARDIMCISI
MÜNİR ALKAN
POLİS
MURAT AKDEMİR
İŞLETMECİ
MURAT MERTEL
ESNAF
MURAT ALKAN
POLİS
MURAT DEMİRCİ
TEKSTİLCİ
MURAT ELLİK
POLİS
MURAT ERTEKİN
EMNİYET MÜDÜRÜ
MURAT İNCİ
MOBİLYACI
MURAT KOCATÜRK
AYAKKABI USTASI
MURAT NAİBOĞLU
SERBEST MESLEK
MUSTAFA ASLAN
POLİS
MUSTAFA AVCU
ÖĞRENCİ
MUSTAFA DİREKLİ
ÖĞRENCİ
MUSTAFA KAYMAKÇI
GÜVENLİK GÖREVLİSİ
MUSTAFA KOÇAK
MERMER USTASI
MUSTAFA SERİN
POLİS
MUSTAFA SOLAK
DEKORASYON USTASI
MUSTAFA TECİMEN
POLİS
MUSTAFA YAMAN
İMAM
MUTLU CAN KILIÇ
ÖĞRENCİ
MUZAFFER AYDOĞDU
ŞOFÖR